Bu hayatta hiçbir şey kolay değildir. Kolay olsaydı zaten kimsenin çalışıp çabalayıp üzülmesi gerekmezdi değil mi? Peki ya öyle bir hayat daha mı iyi olurdu, kesinlikle hayır. Herkesin tonlarca parası ve yanında sevdiği insanın olduğun düşünün, normalde kulağa güzel gelse de insanın sahip olduğu ile yetinememe huyundan ötürü hayat intikamlarla dolu bir şekilde yokuş aşağı kaymaya başlardı. İşte tam bu yüzdenherkes bir savaş vermeli bu hayatta istediği şeyleri elde edebilmek için. Hemen çekip gitmemeli pes etmemeli benden bir şey olmaz, bu iş olmaz tavırlarıyla.
Bu kolay olmayan şeylere sevda da dahil tabii ki. Belki de en zorudur kendisi. En çok emek isteyen. Hayata en çok bağlayan, hayattan en çok koparan. İkili bir ilişki söz konusu sonuçta, birbirinden çok farkı iki insanın arasındaki güven, sevgi, saygı, çekim kuvveti köprüsü oluşturma savaşı bir nevi aşk. Kimisi şıp sever aşk sanar unutamaz, kimisi sevdim sanarsevemez karşısındakini üzer, kimisi zorluklarla uğraşıp o çalkantılı yolu aşmaya yeterince cesaretli değildir kimisi de daha iyisini bulurum umuduyla hatalar yapıp kendini yıpratıp pişman olur. Peki ya bu köprüyü yıkmayı kolaylaştırıp sağlamlaştırmayı zorlaştıran en büyük etmen nedir?
Cahit Zarifoğlu’nun bir şiirinde dediği gibi “Oturup konuşsaydık geçerdi belki her şey”. Ne büyük bir pişmanlıktır savaşmadan pes edip kocaman bir sevdayı çöpe atma cesaretine sahip olmak. Ben kesinlikle Cahit Zarifoğlu gibi düşünüyorum Atilla İlhan’ın “Ayrılıklar da sevdaya dahildir” sözünün tersine. Ayrılık yerine göre izlenmesi gereken bir yoldur ancak konuşulmadan ani bir kararla izlenilebilecek bir yol değildir. Sinirle kalkan zararla oturur sözünün de anlattığı gibi her ne kadar olaylar sinirlenmenize neden olsa da o anki sinir ve yerine göre çevrenizin de verdiği gazla aldığınız kararlar sonucu kalbinizin hızlı çarpıp karnınızın kelebeklerle dolmasını sağlayan beyninizi içinizdeki yiyip bitiren düşünceleri sessizleştiren o kişiyi hayatınızdan çıkarmanız sandığınızın tersine huzurdan çok kargaşaya sebebiyet verebilir. Onun yerine konuşun. Medeni insanları temsil ediyormuş gibi konuşun ki mutluluğunuz daim olabilecekken engel olmasın.
Aşk, bazen başrolde prenses olduğun bir peri masalı bazense kötü cadının seni zehirlemeye çalıştığı bir öyküdür. Hangisine denk geldiğin bazen şans bazen seçim bazen ise büyük çabalar vermenin sonucu kazanılan zaferdir. Ama masalın başı nasıl olursa olsun sonunun nasıl bittiği senin elindedir. Büyük bir kalp kırıklığı ve cadının seni zehirlemesine izin verip kül kedisi olmak mi yoksa ayakkabısını giydirmesi için prensini bekleyen mutlu bir Sindirella olmak mı?