Sınav mı ? Hayat mı?

Eğitimin asıl amacı insanı yani bizleri hayata hazırlamaktır.Eğitim aslında doğumla anne kucağında başlar ve  5-6 yaşlarında iken  yeni bir sayfa açılır.  OKUL.. Annemizden ve çekirdek ailemizden sonra ilk kez yabancı bir topluluk içine gireriz.Orada yer edinmeyi,kurallara uymayı (görgü,iletişim,trafik,…)  ve hayatın içinde yer almayı öğreniriz.Tuvalete giderken izin almayı ,arkadaşlarımızla silgi paylaşmayı hatta ilk kopya çekişimizi de bu zamanlarda yaşarız . İşte bu noktada okulla birlikte öğretmenler devreye girer .Öğretmenler bizlere iyi,-kötü ,doğru -yanlış bir çok şeyi öğretir (ya da öğretmekle yükümlüdür) biz de öğretmenlerimizi ve ailelerimizi örnek alarak yeni tavır ve davranışlar geliştirmeye başlarız .  Yani okul eğitimimizin  bel kemiği haline gelir.

 

Şimdi gelelim   eğitim sistemimize.İlkokul dönemindeki 4 yıllık  süreçte verilen okuma-yazma ve temel kavramlar(matematik ,hayat bilgisi)  ve ilkokul öğretmenlerimizin özverileri ile  kısmen sahip olduğumuz  hayat becerilerinden sonra ortaokul dönemi ile birlikte kesintisiz bir sınav maratonu başlamaktadır. Sınav, sadece ders bakımından iyiyi kötüyü ayıran ,iyilerin daha da iyi olanını  seçen ve sonu gelmeyen bir maratondur.Bu kadar çok sınavla yükümlü olmak ve hayata hazırlanmaktan tek anlaşılan ilk önce iyi bir lise daha sonra ise iyi bir üniversite kazanmaktır. 12 yıllık zorunlu eğitim hayatımızın 8 yılının  sınav stresi ile geçmesi ise gerçekten acı verici bir durumdur .Daha da kötüsü üniversite hayatımızın da çok kolay  geçtiği söylenemez.  Bu da demek oluyor ki ülkemizin çocuk ve  genç nüfusu hayatının en güzel zamanlarını 5 şık arasında geçiriyor.Test kitapları arasında hayata hazırlanıyor.Doğadan, gerçek hayattan ,birçok yaratıcı ve geliştirici sanal olmayan gerçek hobiden uzakta çocukluktan erişkinliğe yol alıyor.Yani okullarımız bizi sistemin zorunlu tuttuğu eğitimden dolayı dışarıdaki gerçek hayata hazırlamıyor.

 

 

Hayata karşı hazır olabilmek için mücadeleci bir ruha sahip olmamız ve zorlukların üzerinden gelebilmemiz gerekir.Aynı zamanda hayatı farklı açılardan görebilmemiz ve bazı durumlarda hayatı daha farklı değerlendirebilme becerisine sahip olmamız gerekir. Çünkü bu şekilde, yaşadığımız hayatı bir nebze olsun kolaylaştırabiliriz. Bunun için de farklı türlerde kitaplar okuyarak,başka yerleri gezerek ve tabii ki tiyatro ve sinemalara giderek hayatı farklı insanların gözünden bakmayı ve yorumlamayı  öğrenmeliyiz. Aslında bu tür etkinlikler vakit bulundukça yapılan türde etkinliklerdir. Bir de biz gençlerin pek fazla ilgilenmediği türde etkinlikler  de var. Bunlar bahçe ile uğraşmak, bir el becerisine sahip olmak ya da yemek yapmak gibi elle tutulur gözle görülür hayatta bize katkı ve keyif verecek becerilerdir. Ancak sınav sisteminde hiçbir değeri yoktur.Bu nedenle de  okul aile ve biz gençler bunlardan uzak büyür gideriz. Oysa ki bana göre  gerçek hayatı öğreten ileride kendimize ait bir hayat kuracağımız zaman bizim hayatımızı kolaylaştıracak ve asıl etkisi işte o zaman görülecektir.

Sonuç olarak bana göre eğitim sistemimiz bizleri  gerçek hayata hazırlamadığı gibi bizleri  sınav odaklı, hayatın gerçeklerinden kopuk, insan ilişkileri zayıf  ileride de bir çok zorlukla baş etmesi gereken bir nesil olarak eğitiyor.

.

(Visited 40 times, 1 visits today)