Hüznün şehridir Ankara… Boğuk, gri havası insana kapana kısılmış bir avı hatırlatır. Hiçbir umut kalmamıştır artık; var olan koşullara, belli ki zorla dayatılan yargılara uyulmak zorundadır. Şehir bazen omzunda taşıdığı yüklere, acılara dayanamaz; sel misali ağlamaya başlar. Birçok farklı insana ev, yoldaş, sırdaş olan o dipsiz bucaksız sokaklar sırılsıklam olur, acısını paylaşır şehrin. Bazen sevgilisinden ayrılmış bir gencin dostudur bu sokaklar bazense evladını kaybeden acılı bir annenin. Onca düzenin, hiyerarşinin ve tekdüzeliğin arasında böyle duygu patlamaları olması normaldir. Her zaman düzene uyulacak değildir ya! Bir yandan da yastır Ankara. Şehrin doğasında vardır hüzne boyun eğmek. Canı pahasına vatanımızı koruyan, yeni bir cumhuriyetin kurulmasını sağlayan başkahramanım, yiğidim yatmaktadır orada.
Aşkın şehridir Ankara… Ah o güzelim sokaklar ne kara sevdalılara, ne imkansız aşklara ev sahipliği etmiştir. Aşk; ayazda Dost Kitabevi’nin önünde sevdiceğini beklemek, Bahçeli’de dondurma yemek, Kuğulu Park’ta güzel bir hafta sonunu geçirmektir. Aşkın her evresinde vardır Ankara: tanışma, güzel günler ve ayrılık… O tatlı heyecandır Ankara, metro köşelerinde hissedilen ufak telaş. O tutkudur Ankara, el ele gidilen o ilk sinema. O hayal kırıklığıdır Ankara, belki bir Teoman konserinde bulduğun…
Düzenin şehridir Ankara… Saat sabah 8 oldu mu o formal kargaşayı gözlerinle görürsün. İşine yetişmeye çalışan memur, okuluna gitmek için sabahın köründe otobüs bekleyen o genç, siftahlarını yapan sokak sanatçıları… Bilgilidir Ankara, üretkendir. İnsanların güne başlamasının bir sebebi, işleri yürütecek disiplin ve kararlılıkları vardır. Üniversiteleriyle ünlüdür Ankara; gençlerine, aydın fikirlere önem verir. E imkanlar da yerinde olunca donanımlı, aklı çalışan genç adeta kendi kanatlarıyla göklerde süzülür bu şehirde. Kitap gibidir Ankara, okudukça bilgeleşirsin.
Gencin şehridir Ankara… Akşam saatleri şehir uyuyunca ortaya çıkan ışıl ışıl manzara herkesin içindeki çocuğu ayağa kaldırır aslında. Bir yandan da hareketli, canlı, cıvıl cıvıldır Ankara. Zamanının çoğunu çalışarak, üreterek geçirirsin ancak bazı zamanlar vardır ki… İşte o zamanlar Ankara’nın o diğer yanını, o coşkulu yüzünü görürsün. Konserler, karnavallar, festivaller şehridir Ankara. Bıcır bıcır insan topluluğudur. Dolu bir kalabalık barındırır bünyesinde, bazı zamanlar o kalabalığa ayak uydurursun bazense onca insanın içinde sadece kendini bulursun. Nezihtir, saygılıdır Ankara. Tedirginlik duymadan istediğin şeyleri istediğin saatte doyasıya yaşayabileceğin nadir şehirlerdendir.
Özverinin şehridir Ankara… Şehrin her köşesinde merhamet ve fedakarlığın izlerini görürsün. Bazen kalabalık sokakların ortasında sırf çocuklarının karınlarına iki lokma bir şey girsin diye canını dişine takıp satış yapmaya çalışan vefakar bir anne, insanlığa yararlı olabilecek projelere imza atmak için gece gündüz, sıcak soğuk demeden çalışan o azimli iş insanı, bazense sokakta aç gördüğü bir kediyi besleyen ona arkadaşlık eden bir mahalle esnafı…