Faruk Nafiz Çamlıbel’in “Sanat” adlı şiirinde sanatın rolü ve anlamı detaylı bir şekilde incelenmektedir. Şair, sanatın toplumsal kesimlerin çözüm arayışına aracı değil, insan ruhunu besleyen, ona estetik derinlik kazandıran bir değer olması gerektiğini savunur. Saf güzelliği yaratmayı amaçlayan bir güç olarak sanatın varlığını ifade eder.
Ona göre sanatın toplumsal sorunlarla uğraşması gerekmez; Tam tersine sanat saf güzelliği ortaya çıkarmayı amaçlar. Bu fikir sanatın özgürlüğünü ve bağımsızlığını savunur.
Şair, “Başka sanat bilmeyiz karşımızda dururken / Anadolumuz yazılmamış bir destan gibidir” dizeleriyle Anadolu’yu keşfedilmemiş bir hazineye benzetmektedir. Burada Anadolu sadece coğrafi bir bölge olarak değil sanatın kaynağı olarak da sunuluyor. Bu ifadeyle sanatın içsel bir estetik deneyim sunan bir hazineyi ortaya çıkaran bir araç olduğu anlatılmaktadır. Ancak bu araç bir öğreti olarak değil, güzelliği yücelten, insan ruhunu besleyen bir varlık olarak değerlendirilmektedir.
Şair, sanatın topluma ders vermekten ziyade ruhu zenginleştirmesi gerektiğini söylüyor. Faruk Nafiz, sanatın evrensel bir değere sahip olduğunu ve insanlara güzelliği yüceltmenin ötesinde estetik bir deneyim sunduğunu savunuyor. Sanat, baskı karşısında bile ruhu besleyen bir güçtür.