Portekiz’de Beja köyünde soğuk bir ilkbahar günüydü, önceden bir şehir olan bu köy onlarca savaştan sonra bir köy alarak kalmıştı, kraliyetten hiçbir destek almadığı için de kalan nüfusu aç ve fakir kalmıştı. Babasını çocukken kaybetmiş olan delikanlının annesinden başka hiçbir ailesi kalmamıştı ve tarlada her gün saatlerce çalışmak zorunda kalmıştı, annesinin ölümünden sonra ise köyü terk etme kararı almıştı. Tüm eşyalarını toplayıp kendisini daha iyi bir hayat bulabilme ümidiyle başka bir şehrin yoluna atmıştı; çantasında babasından kalan eski bir saat, birkaç kıyafet, su, yiyecek ve cebinde bir kese para.
En az bir saattir yürüyordu ancak hala uzakta tek bir bina göremiyordu, arkasına baktı uzaktan yaklaşan bir at arabası gördü. Araba yanına gelince durdu, tüccar gence seslendi: “Bu yolda ne yapıyorsun evlat?” delikanlı: “Şehre yürüyorum.” diye cevap verdi, tüccar: “Hangisine? Buraya en yakın şehir yürüyerek en az 2 saat uzakta.” dedi, delikanlı durakladı, delikanlının kaybolduğunu fark eden tüccar: “İstersen seni gittiğim şehre götürebilirim.” dedi. Delikanlı arabaya bineli bir saat olmuştu, şehri görebiliyordu, şehir bir liman şehriydi, kıyıda onlarca gemi vardı, köyünün en az 10 katı büyüklüğündeydi, tüccar önden: “Gelmek üzereyiz.” diye seslendi “Sormayı unutmuşum, senin ismin nedir?”, delikanlı: “Rafael.” diye cevap verdi. Şehirde bir pazarda durdular, arabacı: “Paran var mı? Yoksa sana iş verebilirim.” dedi, Rafael: “Sadece birkaç gün yetecek kadar var.” dedi. Rafael ilk iş gününden sonra kendisine getirdiği parayla oturacak bir yer kiraladı, oturacağı yerde masanın üstünde orada kalan önceki kişinin bıraktığı bir kitap vardı, kitap Kristof Kolomb ve keşfettiği yeni bir kıtayla ilgiliydi, kitabı okumaya başladı. Ertesi sabah Rafael yine işe gitti, gün boyunda okuduğu kitap hakkında düşündü, o kitabı aklından çıkaramıyordu, o da Kristof Kolomb gibi uzak diyarlara açılmak ve yeni yerler keşfetmek istiyordu fakat bunun için daha fazla çalışması ve para kazanması gerekiyordu.
Rafael işe başlayalı 4 ay olmuştu, seyahate çıkmaya yeterli miktarda para kazanmıştı. İşe gittiğinde tüccara: “Ben ayrılmak istiyorum,” dedi “Seyahate çıkacağım.”, tüccar: “Gidebilirsin, ölene kadar burada çalışmanı beklemiyordum zaten.” dedi. Rafael çıkarken tüccar: “Bunları al,” eline bir pusula ve harita koydu “Kaybolursan yardımcı olur.” dedi, Rafael: “Her şey için teşekkürler.” dedi ve kaldığı hana doğru yürüdü. Vardığında eşyalarını topladı ve yattı Sabah olduğunda hancıya ayrılacağını söyledi ve limana gitti Limanda Amerika’ya bir bilet aldı ve gemiye bindi. Gemide beklerken 4 ay önce okuduğu gezi kitabını tekrar okudu. Dört saattir kitap okuyordu, sonunda gemi limandan kalkacaktı, Rafael heyecandan yerinde duramıyordu, gemi limandan uzaklaşırken şehre baktı, Amerika’da ne yapacağını düşündü.
Gemi limandan kalkalı dört beş saat olmuştu, gemiden kıyı görülmüyordu artık, havada bulut toplanmıştı ve rüzgâr artmıştı, gemi görevlileri herkesi içeri alıyordu. Gemi yolcuları telaşlanmıştı, içeride gemi görevlileri herkesi sakinleştirmeye çalışıyordu. Fırtına başlamıştı, gemi sarsılıyordu, dışarıdan bir çatırtı sesi geldi, gemi bir kayaya çarpmıştı içeri su doluyordu, gemi görevlileri delikleri kapatmaya çalışıyordu ama kapatamıyorlardı delik fazla büyüktü. Rafael geçmişini düşündü; köydeki hayatını, ailesini, liman şehrine gelişini, şehirdeki yaşamını… Gemi yakında batacaktı, Rafael ağlamamak için kendini zor tutuyordu, tüm hayalleri denizde bir kaya parçası yüzünden yıkılmıştı.