Sevgili Enzo’ya

Sevgili Enzo,

Beni çizip açık artırmaya çıkardığın günden beri ileride seninle iletişimi kesmeyeceğimi söylüyordum kendime. Merhaba eski dostum, umarım keyfin yerindedir. Hazırsan son iki yılda başımdan geçenleri paylaşacağım seninle.

İki yıl önce sen beni çizmeyi bitirdikten sonra çıktığım açık artırmada bütün dikkatleri üzerime çekmiş, alıcıların ilgi odağı olmuştum hatırlıyorsan. Beni alan beyefendi nazik, şık bir genç adamdı. Giydiği açık mavi kumaş ceket, beyaz kumaş pantolonu ve düz beyaz tişörtü ile sade ama zevkli gösteriyordu onu. Açık artırma görevlileri beni özenle paketledikten sonra genç adamın özel uçağıyla California’ya uçtuk. İndikten sonra arabanın yan koltuğunda yol boyunca dışarıyı izledim. Cıvıl cıvıldı. İnsanlar neşeli, sokaklar renkliydi.

Genç adamın evi üç katlıydı, beyazdı, moderndi ve çok geniş bir alana sahipti. Geniş arka bahçesinde kocaman bir havuz, şezlonglar, bir bar ve yeşil kısımda ise oturma grupları, ağaçlardan sallanan hamaklar, barbekü ve ışıklar vardı. Bahçe bütün şehri ve denizi, plajları görüyordu. Çok ferah ve güzel bir evdi. Kapıdan girdiğimizde mutfaktan gelen nefis bir koku karşıladı bizi, tabi bir de evdeki yardımcı kadın. Beni asacakları bir yer seçmek için nerdeyse evdeki bütün duvarları denediklerinden her odayı adım gibi bilirim.

Evdeki konumumu şöyle anlatayım sana, giriş koridorundan vestiyer odasına ve birkaç tuvalete ulaşabildiğin gibi sol taraftaki mutfağa, mutfaktan da geniş ve ferah salona, salonun yerden tavana kadar olan camlarından ve aynı şekildeki kapısından ise bahçeye çıkılıyordu. Zaten mutfağın ve salonun kapısı yoktu bu yüzden her yeri görebiliyordum.

Yerim belirlendikten sonra genç adamın ünlü bir oyuncu olduğunu öğrendim. Adı Cole Adler’dı. Her sabah film setine gidiyor, geceleri ise arkadaşları ile dışarı çıkıyordu. Neredeyse her cumartesi akşamı arka bahçesinde partiler verirdi. Cole’un sosyal çevresi çok genişti. Hem

renkli ve her ortama uyum sağlayabilen kişiliği hem de göz alıcı yakışıklılığı insanı cezbediyordu. Kulak hizasında, güneş vurunca sarıya dönen açık kahverengi dalgalı saçları, neredeyse aynı renk bronz bir teni ve insanın içini ısıtan neşeli bir kahkahası vardı. Verdiği partiler de her zaman çok eğlenceli olurdu. Ünlü şarkıcılar, oyuncularla dolardı arka bahçe. Müzik, kahkaha sesleri ve açık büfe yemeğin yanında içkilerini yudumlayanlar ve dışarıda partiye girmeye çalışan paparazziler, aslında herkes hayrandı ona ve partilerine. Ben de halimden çok memnundum açıkçası; evi çok seviyordum, zarar görmüyordum, eğleniyordum ve gelen insanlar tarafından yoğun ilgi görüyordum. Cole bana iyi bakıyordu, aynı zamanda temizlikçi kadını da seviyor, misafirleri de tanıyordum. Çok samimi ve sevdiğim bir ortamdı.

Orada geçirdiğim birinci yılın sonunda, Cole yeni bir tablo almıştı. Tam karşımdaki duvara astılar. Ben yaz temasında rengarenk iç açan bir resimdim, o da sonbaharda ağaçlığın ortasındaki gölün kenarında bir kulübe. Her gün sohbet eder, gelen misafirler, Cole’un arkadaşları ve sevgilileri hakkında yorumlar yapar, mutfaktan gelen nefis kokuların hangi yemek olduğunu tahmin eder, televizyondaki gördüklerimizi yorumlardık. İki zıt resimdik, iki farklı tema. Ama birlikte geçirdiğimiz zaman bir ömre bedeldi. Evdeki renkli günlerim daha da neşelenmişti o gelince. Gelen misafirler artık yalnızca bana bakmıyor, ikimizi birden inceliyordu; o neşeli evde bir değil iki resim vardı. Ona senden de bahsetmiştim sevgili Enzo, o da bana kendi öyküsünü, nereden geldiğini, kim tarafından çizildiğini anlatmıştı.

O kadar mutluydum ki aylar günler, günler saatler, saatler dakikalar gibi akıp geçiyordu. Evi, Cole’u, partileri, ortamı, evdeki yardımcıları ve en çok da karşı duvarımda asılı olan sevgili dostumu çok seviyordum. Orası benim de evimdi, yuvamdı. Bazensenin de burada olmanı, bu canlı yaşam biçimini tatmanı isterdim.

Cole’un bir de sevgilisi vardı. Çok güzel, kumral bir kadındı. Film setinde tanışmışlardı diye hatırlıyorum. Birbirlerini çok sevdikleri her hallerinden belliydi. Kızın adı Layla’ydı. Layla beni çok severdi, ama karşı duvardaki dostumu daha çok sevdiği açıktı. Bir sabah gözümü açtığımda dostum gitmişti, kanım donmuştu, öyle bir boşluğa düşmüştüm ki rengimin hafif solduğunu söylemişti temizlikçi kadın Cole’a. Layla’nın dostumu kendi evine götürdüğünü öğrendim. Cole teklif etmişti bunu ona. Layla’ya da Cole’a da çok öfkeliydim.

Zaman geçtikçe öfkem azalıyordu ve Cole Layla ile telefondan görüntülü konuştuğu zamanlar bazen arkada sevgili dostumu görüyordum. İyi gözüküyordu, iyi bakılıyordu anlaşılan. Bu sebepten ötürü üzüntüm ve öfkem geçmişti. Farklı yerlerde olsak da dostumun iyi olduğunu biliyordum.

İşte böyle böyle tam iki yıl geçti. Seni çok özledim sevgili Enzo ve beni çizip buralara kadar gelmemi sağladığın için de çok minnettarım. Hala çok mutluyum. Partiler, hayat devam ediyor. Çalışmalarına tam gaz devam et, başarılarını televizyonlardan takip ediyor olacağım. Görüşmek üzere sevgili dostum.

Sevgilerimle, en mutlu tablon.

(Visited 4 times, 1 visits today)