Portrait of stressed woman closing ears with hands and screaming with closed eyes. Hysterical lady feeling nervous breakdown, psychological problems, mood swing, fatigue and exhaustion, depression

Sessizliğin Sesi

Kuşların sesiyle beraber uyandım. Hava bugün güneşliydi. Saat neredeyse dokuza geliyordu. Ben de genellikle bu saatlerde kalkardım, fakat bu gün sanki ters giden bir şeyler olduğu hissiyle kalktım. Aşağı indiğimde evde kimseyi göremedim, tedirgin oldum aslında. Hadi annemler işe gitti ama anneannemler nerede? Dışarı bile çıkmazlar ki, nereye gitmiş olabilirler? Bu merak duygusundan kurtulmak için, hazır hava da güzelken, üstümü değiştirip bisiklet sürmeye çıkmak istedim.

Ancak bahçeye indiğimde gördüm ki, ne güvenlikte biri var ne de yoldan geçen bir araba.  Hazır yollarda araba yokken, bisikletimle en yakın alışveriş merkezine gittim. Giderken hep aynı düşünce beynimde, evde kimse yok, bahçede de kimseyi göremeden  yollar boş, neler oluyor o zaman? Alışveriş merkezinde kesin birileri vardır, hatta çok kalabalıktır. Yaklaşınca alışveriş merkezinin bütün ışıklarının yandığını gördüm. Oh be dedim içimden, sonunda insan görebilecektim. Ancak içerde kimse yoktu. Koskoca  alışveriş merkezinde tek başına olmak gerçekten korkunç bir duygu. Bütün mağazalara girmeye karar verdim. Normalde günün her saati kalabalık olan alışveriş merkezi bomboştu. Dönmeye karar verdim, birini bulup olan biteni öğrenebilmek için neler vermezdim?

Sanki her yerde, ben gelmeden az önce canavar geçmiş gibi sessizlik vardı. Saat on ikiye geliyordu, hala ne birini görebildim ne de birinin sesini duyabildim. Gördüğüm her markete, alışveriş merkezine girdim. Hepsinin ışığı açıktı ama içerde kimse yoktu. Kaç saattir bisiklet sürüyordum bilmiyorum ama bacaklarım yorulmaya başlamıştı. Ve hala aynı sessizlik! Bu düşüncelerle yoluma devam ederken daha önce hiç gelmediğim yerlere geldiğimi fark ettim.

Artık akşam olmuştu, hava da kararmıştı. Öylesine bir apartmana girdim ama işin garip tarafı bütün evlerin kapısı açıktı.  Önce girip girmemekte kararsız kaldım, ancak sonrasında birinin içine daldım. Büyük bir evdi, bütün odalarında eşyalar vardı, yaşanılan ev olduğu belliydi. Dolapların içi kıyafetlerle doluydu. Ama kimin yaşadığına ilişkin ortada hiçbir fotoğraf yoktu. O kadar çok yorulmuştum ki, azıcık dinleneyim diye odalardan birindeki yatağa uzandım, uyumuşum.

Sabah uyandığımda saat altıydı. Erken uyandığım iyi oldu çünkü neler olduğunu öğrenebilmek için bir yerlere gitmem gerekir, belki şehir dışına bile. Annemlere ne oldu, neredeler, neden benim dışımda hiçbir insan yok? Hem çok endişeliyim, hem çok üzgün, hem de çok yalnız! Birkaç tane daha markete girdim. Marketin birinde özellikle 2 saat kaldım. Girdiğim her yerde ışıklar hep açıktı ama o markette ışıklardan biri kapalıydı. İlk başta bozuk olduğunu zannettim ama önüme gelen ilk elektrik anahtarına dokununca ışık yandı. Yani özellikle o ışık kapatılmıştı. İki saat durmama rağmen gene ne birini görebildim ne de birinin sesini duydum. Artık evime de dönebileceğimi sanmıyordum, nerede olduğumu bile bilmiyorum?

Bir alışveriş merkezine girdim. Bütün ışıklar kapalıydı. Biraz gerildim. Sonra biraz gezdim. Işıkları açabileceğim elektrik anahtarını bulmaya çalışmadım. Bilerek mi yanmıyordu ışıklar bilmiyorum. Bir ses, sanki bir ses duydum. Bundan eminim evet, bir ses duydum. Sonra iyice emin oldum, bu ses sanki küçük bir kızın sesiydi. “’Kimse yok mu? Biri yardım etsin lütfen.’’ diye bağırıyordu. Bütün dünya sessizliğe büründü. Bu yardım çığlığını bir tek ben mi duyuyorum? Ben de avazım çıktığı kadar bağırdım. “Neredesin?’’, ama beni duymuyor gibi, hala aynı şeyleri söylemeye devam ediyordu. Alışveriş merkezinin içinde bir o tarafa bir bu tarafa koşuyordum. Bir süre sonra kızın sesi kesildi sanki, duyamıyordum, ama hala maratonda gibi koşuyordum. Sonra, ağlamaklı “Yardım edin. Lütfen.’’ Şeklinde sesini duydum. Kaç kez, neredesin, neredesin diye bağırdım, hatırlamıyorum. Ben de artık bitap düştüm, ellerimle kulaklarımı kapattım, yere çöktüm ve bağırmaya başladım. Aileme ne oldu, neden herkes bir anda ortadan kayboldu, ben neredeyim? Sürekli sesim çıktığı kadar çığlık çığlığa bağırıyordum. En sonunda ağlamaya başladım. Bir süre sonra kendime geldim, artık kızın sesi duyulmuyordu. Bekledim, hala hiçbir ses yok. Hiçbir sessizlik bu kadar gürültülü olmamıştı benim için. Ve hiçbir yalnızlık beni bu kadar korkutmamıştı. Galiba bu koskoca dünyada artık tamamen yapayalnızdım ve sessizliğe mahkum edilmiştim.

(Visited 80 times, 1 visits today)