SESSİZLİĞİN ÇIĞLIĞI

Sonumuz geldi. Bütün dünya sessizliğe bürünmüş durumda.

İsterseniz olanları hemen anlatayım. Bugün sabah uyandığımda her şey normaldi, yani sıradan bir gündü fakat bir şeyi gözden kaçırıyordum. Aslında gözden değil kulaktan
kaçırıyordum. Neyse, sonrasında yüzümü yıkadım ve giyindim. Pantolonum dar geldiği için söylenmeye başladım. Aslında söylenemedim ve olanlar oldu. Hem şaşırdım hem de çok korktum, ağzım oynadı ama ses çıkmadı. Acaba sorun benimle mi alakalı, diye düşündüm ve telefondan haberleri açtım. Sadece bana değil tüm insanlara olmuş. Ne yapacağımı bilemedim. İşte olanlar böyle oldu.

Aslında bundan iyi film olurdu ama bunu düşünmenin sırası değil. Sokağa baktım ve düşüncelere daldım. Eskiden (düne kadar) sokak çok gürültülü olurdu. Kornalar çalınırdı, inşaat yapılırdı, kazalar yapılırdı. Şimdi ise sessizlik sayesinde kafamı dinleyebiliyorum ama bu sessizlik biraz fazla, yalnız hissettiriyor. Keşke bir şeyler yapabilsem. Yine düşünceler içinde kayboldum. Bütün sesleri yerine getirsem ve bütün insanların kahramanı olsam, haberlere çıksam ve gazetelerde ismim kocaman yazılsa ne güzel olurdu. Tiz bir çığlıkla düşüncelerimden ayrıldım.

O anın şokunu yaşadım, yoksa ben mi yanlış duyuyordum? Sokağa baktım, kimse sesi duyuyormuş gibi değildi. Bu bir yardım çığlığıydı. Bütün dünya sessizliğe büründü. Bu yardım çığlığını bir tek ben mi duyabiliyorum?

Oraya gittim. Parmaklıkların arasında biri vardı. Kendisinin seslerin hükümdarı olduğunu, adının da Seshük olduğunu söyledi. Kendisinin her durumda konuşabildiğini ve duyabildiğini söyledi. Yani birisi konuşursa diğerleri duyamazken o duyabilecekti. Ayrıca bir kişiye bir şey duyurabilme hakkı varmış. Ben onu bu sayede duymuşum ama eğer özgürlüğü elinden alınırsa kimsenin konuşamayacağını ve hiç ses çıkmayacağını söyledi. Onu oraya kimin kapattığını sordum. Ben duyamamıştım ama o duymuştu. Onu oraya sessizliğin hükümdarı kapatmış ve eğer onu kurtarırsam dünyayı kurtaracağımı söyledi. Genleşmeyi ve büzülmeyi biliyordum. Bir şekilde parmaklıkları büzüştürebilirdim. Bir yerimiz acıyınca tuttuğumuz buzların hepsini buzluktan aldım ve parmaklıklara tuttum, vantilatörü çalıştırdım. Şansıma kış mevsimiydi yani hava soğuktu ve etrafta karlar vardı. Sonunda parmaklıklar azıcık büzüldü. Zaten incelerdi. Onları da pense ile büktüm ve Seshük kurtuldu. Artık duyabiliyordum, herkes duyabiliyordu.

(Visited 109 times, 1 visits today)