Bu sıralar pandemi nedeni ile bir çoğumuz evimizde kalmak zorunda kaldık. Bu dönemde ise diğer günlerin aksine hiç fark edemediğimiz, fark etsek de 5 dakika sonra unuttuğumuz bir konuyu tekrardan anımsadık. Evet, bazı komşularımızla ilişkimizden ve daha çok gürültü kirliliğinden bahsediyorum. Gürültü kirliliği lafı geçince insanlar, direkt olarak egzoz dumanı arasından yükselen ruhsuz, uzun gri binalar ve 4 şeritli bir anayolda tıkışıp kalmış arabaların çıkardığı birbirinden rahatsız edici kornaları düşünürler. Bunu düşünmekte haksız değiller ancak bu sorunun sadece görünen kısmından ibaret. Hiç evde otururken alt ya da üst kattaki komşunuzdan yüksek sesler nedeniyle rahatsız oldunuz mu? Bu soruya vereceğiniz yanıt sonraki paragrafın konusu olacaktır.
Halk olarak uzun ve yorucu bir karantina döneminden geçtik. İşlerimize evden devam ettik, dışarıya çıkıp gezemedik ancak bu karantina dönemini atlattık. Peki size sorum şu, bu karantina döneminde hiç balkona veyahut camdan kafanızı uzatıp dışarıyı dinlediniz mi? Neyden bahsettiğime işlek caddelerde oturanlar şimdiden anlamıştır. Evet, dışarısı gerçekten de sessizdi. İnsan bu koronavirüs endişesinden bir nebze de olsa kaçmak için balkona çıkabiliyor. Birkaç dakika teneffüs ettikten sonra geri alışık olmadıkları koşullarda çalışmaya devam edebiliyordu. Karantina döneminden sonra ise yine bu huzuru unutuverdik ve işlerimizin başına geri döndük. Bunun gürültü kirliliği ile alakası ne diye soracak olursanız, şöyle cevap vereyim. Ölümcül bir salgın ile başbaşa iken bu aldığımız molalar (bazılarımız için fazla olmasa da ) her birimize yardım etti. Yani sadece bolca hava ve gürültülü olmayan bir ortamın bu durumda insan psikolojisi üzerindeki etkisi gerçekten ilginç. Bu gürültüleri pandemi dönemi dışında nasıl azaltabiliriz? İşte bunun için yapılması gerekenler hakkında fikirlerimi sunacağım.
İlk olarak toplu taşıma kapasitemizi arttırmalıyız. Bu otobüslerin geliştirilmesinden tutun yeni rotaların açılmasına kadar uzanıyor. Toplu taşımayı şahsi araçların kullanımı yerini tutabilecek bir alternatif olmasını sağlamalıyız. Bunları da güvenliği ve konforu arttırarak yapabiliriz. Örneğin sabahın yedisinde evden çıkıp okula gidecek bir öğrencinin otobüsü kullanıp metro istasyonuna, oradan da okuluna gideceğini düşünelim. Bunu yapacak öğrenci ilk olarak bu saatlerde otobüsü kullanacağı için indirimden faydalanacak. Rahat rahat metro istasyonuna gittikten sonra ise 10 dakika bekleyip hafif dolu olan metroya binecek. İçeride nöbette olan polis memurları ile yolunu aldıktan sonra inecek ve okuluna gitmiş olacak. Bunu öğrencilerin sadece çeyreği uygulasa ülke çapında 250 bin servis trafikten kalkmış olacaktır. Bunu sadece öğrenciler için düşünmeyin. Halkımız bu hizmetleri kullanarak hem gürültü kirliliğini azaltamaya yardımcı olacaklar, hem de uygun bir fiyata işlerine gidip geri dönebilecekler.