Benim adım Oliver.
O güne kadar hayatım çok sıradandı. Açıkçası böyle bir şey olabileceğini hiç düşünmemiştim. En baştan anlatayım en iyisi. Her zamanki gibi sıradan bir gündü. Kitap okumayı sevdiğim için kütüphaneye gittim. Kendimi bildim bileli kütüphanenin sahibi ve orada çalışan Bayan Sandra’dan korkmuşumdur. O çok tuhaf biri. Neyse kütüphanede kendime güzel bir kitap arıyordum. Tam o sırada ‘girmeyin’ yazılı bir bölüm gördüm. Parmak ucuna kalkıp baktığımda dev bir kitap gördüm ve nedense içeriye girmek istedim. Girdim de. Daha sonra tam kitabın kapağını açacakken Bayan Sandra gelip;
- “Sakın ona dokunma!” dedi.
Ama artık çok geçti. Kitabın kapağını açtım ve içine çekildim. Düştüğüm yer oldukça pembe idi. Bir kalabalığın ortasına düşmüştüm. Etrafımda insanlar toplanmıştı. Fısıldaşıyorlardı.
- “Bu kim?, sence bu o mu? Bence bu o!”
Neden bahsettiklerini hiç anlamıyordum. Sonra yanıma şövalye görünümlü ancak zırhları kırılmaz şekerden yapılmış iki kişi geldi. Beni dev gibi kremadan bir şatoya götürdüler. Kralın huzuruna sundular. Kralın anlattığına göre meğerse ben kehanette anlatılan şövalyeye çok benziyormuşum. Ve şövalyenin adı da Oliver’mış. Yani benim adım !
Ne olduğunu anlamıyordum. Bir anda bana şövalyelerin kostümlerinden giydirdiler ve bana bir harita verdiler. Bana prensesi kurtarmam gerektiğini söylediler. Oysa ben daha prensensin kim olduğunu dahi bilmiyordum. Kral bana her şeyi anlattı. Normalde prenses kral ile birlikte yaşıyormuş ama tuz büyücüsü onu kaçırmış. Ben de böylece yola koyuldum.
***
Tuz büyücüsünün kalesine geldiğimde büyücü beni bekliyordu. Prenses de büyücünün arkasındaydı. Ama büyülenmişti. Büyücü sopasını sallayarak tek hamlede beni bir salyangoza çevirdi ve etrafımıza da tuz döktü. (Salyangozlar tuza gelince ölürler.) tamamen benim şansıma tuz büyücüsü gösteriş yapacağım diye giydiği pelerinine takıldı ve merdivenlerden aşağıya yuvarlandı. Sarsıntının etkisiyle bayıldı. Tamamen benim şansıma tuzda bir boşluk oluşturdu ve ben de oradan geçmeyi başardım. Tuz büyücüsünün asasını aldım önce kendimi eski halime dönüştürdüm ardından prensesi kurtardım. Onu krallığa getirdim. Nasıl oraya geldiysem, hani bir oyunda bölümü tamamladığında başlangıç yerine dönersin ya, kendimi kütüphanede buldum . O günden sonra kendimi bir kahraman gibi hissettim.