İnsanoğlu,tarih boyunca hep aynı kalmamış; zaman zaman değişimler geçirmiştir.Bu değişimler sayesinde büyümenin ve güçlenmenin cazibesinden uzak kalmayı becerememiştir ve bunun sonucunda birçok psikolojik sorunlarla karşılaşmıştır.Bunun en basit örneğiyse hepimizin içinde bulunduğu ,hızlı ve aceleci şehir yaşamı olacaktır.
Büyük şehirler, 20.yüzyılda tarım,ticaret,sağlık,sanayi kollarının gelişmiş olduğu hayat biçiminin benimsenmesi ile daha fazla kişinin birlikte yaşaması amacıyla kurulmuş olup dünyadaki büyük şehir sayısı bir milyonu aşmıştır.Malum, bu kadar insanın tek bir şehirde .en az 1 milyon kişinin,toplanması birçok problemi de beraberinde getirmiştir.Trafik problemi,altyapı problemi, çarpık kentleşme bunlardan sadece birkaçıdır.Bu kadar problemin beraberinde psikolojik sorunlara da yol açması gayet normaldir.
WHO’ya göre,Dünya Sağlık Örgütü,dünyadaki her 4 kişiden biri şehirlerdeki ağır yaşam şartları nedeniyle beklenenden daha çabuk hasta oluyor hatta daha önce ölebiliyor.Ülkemizdeki araştırmalarda ise,uzmanlar İstanbul’un havasını solumanın 16 paket sigarayı solumaya eşit olduğunu söylüyor.Yine bir başka araştırmaya göre şehirlerde yaşayan insanlardaki kaygı bozukluğu oranı %21 iken, depresyon oranı ise % 40’ı geçmiştir.
Elbette her derdin dermanı olduğu gibi de,bu stresle başa çıkmanın da başlıca yöntemleri var.İlk olarak birçok bilim adamı,insanların doğayla daha iç içe olması gerektiğini söylüyor.İnsanların sadece bir parça toprakla bile kaygılarını azaltabileceğini söyleyen uzmanların sayısı ise bir hayli yüksek.Yüksek ses çıkaran taşıtlardan uzak durmanın ise başka bir yöntem olduğu söylenebilir çünkü yüksek insanlarda baş ağrılarına hatta migrenlere sebep olmaktadır.Üsküdar Üniversitesi dekanı Nesrin Dilbaz, şehirde herhangi bir taşıtı kullanırken insanın yaşadığı stresle bir savaş pilotunun yaşadığı stresin eşdeğer olduğunu söylemiştir.Son olarak sosyal olmanın stresle başa çıkmada büyük bir rahatlatma etkisi olduğu da unutulmamalıdır.
İnsanların her zaman farklı farklı problemleri olduğu ve problemleri çözmenin de elbette basit ve makul yollarının olduğu unutulmamalıdır. Şehirlerdeki problemlerden daha büyüklerinin çıkmayacağını kim bilebilir ki…