İnsanoğlu tarih öncesi zamanlardan bu yana evreni tanıma, anlama ve onun bu akıl almaz düzeninin gizini öğrenme mücadelesi içerisindedir. İnsanoğlunun bu mücadelesindeki vazgeçilmez aracı şüphesiz matematiktir. Bilim insanları, evrenin bu kendine hayran bırakan düzenini hep matematikle ortaya koymuş, betimlemişlerdir. Bu nedenle, matematiği “evrenin dili” olarak nitelendirmekte haksız oldukları söylenemez. O hâlde, evreni sayıların yönettiğini söylemek mümkün mü?
Hem matematikçi hem de astronom olan Galileo, “Kâinat dediğimiz kitap, yazıldığı dil ve harfler öğrenilmedikçe anlaşılamaz. O, matematik dilinde yazılmış; harfleri üçgen, daire ve diğer geometrik şekillerdir. Bu dil ve harfler olmaksızın kitabın bir tek sözcüğünü anlamaya olanak yoktur.” demiştir. Gerçekten de matematik, hayatımızda bir harita görevi görmektedir. O olmadan evreni anlamaya çalışmak beyhude bir çabadan ibarettir çünkü matematik, evrenin anahtarıdır. Nasıl anahtarsız kapı açılmazsa matematiksiz de evren anlaşılamaz.
İngiliz fizikçi ve matematikçi James Jeans,” Kâinatın mimarı usta bir matematikçi olsa gerek” demiştir. Kâinatın mimarı hakikaten de ortaya bir şaheser çıkarmıştır. Nitekim bunu yaparken de küçücük bir atomdan, koskocaman bir evrene kadar ortak bir dil kullanmıştır. Bana öyle geliyor ki evren, insanoğlu aklını ve mantığını kullanarak onun sırrını çözebilsin diye matematiğin, bu ortak dilin, üzerine kuruldu. Eski zamanlardan bu yana pek çok matematikçi de bu yönde yaptıkları çalışmaların nihayetinde çeşitli matematiksel kurallar bulmuşlardır. Bunlardan bir tanesi de evrenin matematiksel bir düzen üzerine kurulduğunu savunan Benford Kanunu’dur. Benford Kanunu, rakamların günlük hayatımızı nasıl etkilediğini konu edinir. Bu kurala baktıktan sonra acaba rakamlar mı bizi kontrol ediyor diye düşünmemek elde değil. Matematikçiler tarafından bulunan bu kurallara karşın matematiğin yalnızca insan aklının ürünü olduğu düşüncesine kapılmak doğru değildir. Bu noktada göz ardı edilmemesi gereken gerçek, matematiğin yaratılıştan önce de var olduğudur.
Doğayı etraflıca incelerseniz matematiğin izlerine rastlayabilirsiniz. Bir salyangozun kabuğundaki altın orandan, arıların muntazam şekilde yaptıkları altıgen şeklindeki peteklere kadar her şey belirli bir ahenkle varlığını sürdürüyor. Doğa, adeta matematiğin güzelliğini gözler önüne seriyor.
Bazı insanlar, matematiğin yalnızca matematikçiler tarafından doğal dünyayı açıklamak için icat edilmiş bir araç olduğunu dile getirseler de matematiğin doğadaki izleri, yaratılıştan önce de var olması onun keşfedildiğinin kanıtıdır. Aksini iddia edip matematiğin bir icat olduğunu savunmak, daha öncesinde de belirttiğim gibi onun yalnızca insan aklının bir ürünü olduğunu benimsemek demektir.
Kısacası, matematik yaratılışın dilidir ve yalnız biz insanlar değil, tüm evren bu dilin harfleri olan rakamlar tarafından kontrol edilmektedir. Bize düşen, bu harfleri ve dili iyi öğrenip hâlihazırda aralamayı başardığımız evrenin kapısını tamamen açarak tüm insanlığa ışık tutabilmektir.
Kaynakça:
https://bilimfili.com/evren-butunuyle-matematiksel-olabilir-mi
https://www.unutulmayansozler.com/galileo-galilei-sozleri-5.html
https://www.mucizeleriniyarat.com/yaratilisin-dili/