Savaş Zamanı

Tarih 1 Eylül 1939 benim ve muhtemelen Polonya’daki tüm vatandaşlar için saat sabah ona kadar her şey olması gerektiği gibi normaldi. Her zamanki gibi bütün aile olarak kahvaltımızı ediyor ve bize sabahları gazete getiren çocuğu bekliyorduk. Çok geçmeden kapı çaldı, hemen yerimden kalkıp kapıyı açmaya gittim. Gelen gazeteciydi biraz telaşlı gibiydi, daha ne olduğunu soramadan gazeteyi uzatıp diğer evlere doğru koşmaya başladı. Gazeteyi mutfak masasına bırakıp lavaboya gittim. Döndüğümde ise duyduklarıma inanamadım. Almanya Polonya’ya savaş ilan etmişti ve reşit erkeklerin hepsinin orduya katılmaları gerekiyordu…

                Çok geçmeden beni de orduya almışlardı. Polonya’nın Almanya’nınki gibi ağır zırhlı tankları yoktu bunun yerine Polonya daha ilkel olan hafif süvarileri kullanıyordu. Casuslar yakın zamanda Alman ordularının Danzig kıyılarına saldırıda bulunacağını bildirmişlerdi bu sebeple içinde benim de dahil olduğum 3 hafif süvari taburu Danzig’e doğru yola çıktık. Orada bize geleneksel kanatlı hussar üniformamızı verdiler. Orduda genel olarak hüzünlü bir hava vardı, zaten çoğu ertesi gün olacak muharebede muhtemelen mağlup olacağımızın farkındaydı. Ben ise bunları düşünmeden samandan yatağımda uyuyordum.

                Komutanımızın bağırışıyla gözlerimi açtım. Toplanmak için 20 dakikamız olduğunu söylüyordu. Acele ile zırhımı giyip atıma bindim. Bizi düzene sokup savaş meydanına doğru yürüttüler. Ortada ölüm sessizliği vardı. Meydan sisliydi ve sahile yakın olmasından dolayı nemli bir hava vardı. Yerde önceki gece uçakların yaptığı bombalama sonucu oluşan çukurlar, dost ve düşman askerlerin yerleştirdikleri metal kazıklar vardı. Çok geçmeden düşman tankları ufukta gözüktü.

Alman komutanının askerlerine moral konuşması yaptığını gören komutanımız bize de bir moral konuşması yapması gerektiğini anlayıp çok da iyi olmayan bir konuşma yaptı. Komutanımızın da düşmandan korktuğu sesinden anlaşılıyordu. Zaten daha fazla onları izleyip demoralize olmamız için hücum emrini verdi.

Daha düşmana yüz metre kadar bile yaklaşamamışken düşman tanklarının ateşe geçtiğini gördüm. Ben diğerlerine göre orta sıralarda olduğum için daha şanslıydım çünkü en ön sıradakilerin kurtulması olanaksızdı. Düşman tankları ve uçakları yüzünden savaş alanı kan gölüne dönmüştü. İnsanlar o kadar hızlı ölüyorlardı ki daha savaş başlayalı yirmi dakika geçmeden ordumuzun yarısını kaybetmiştik. Artık sadece o kaçınılmaz kurşunu bekliyorum acılarımı dindirmesi, bu düşmanlığa bu kine son vermesi içim. Önümdeki son sıra askerler de öldüğünde karşıdan gelen kurşunları karşılayacağım siyah atımın üzerinde.

Ama ölüm bana göre değilmiş gibi gözüküyor kara atım beni çekip kurtarıyor alevlerden. O savaştan sonra Alman tanklarına karşı Polonya yapabileceği hiçbir şey olmadığını anladı ve koşulsuz teslim oldu.

(Visited 169 times, 1 visits today)