Saat çoktan 12’yi vurmasına rağmen Vahap Şanal hâlen daha uyumamış elektrikli şöminesinin önündeki tahtı anımsatan bordo renkli koltuğunda oturuyordu. Tüm odağını elindeki kitaba vermiş dikkatlice inceliyordu. Elindeki kitap kendisi gibi hatta kendisinden çok daha başarılı bir satranç büyük ustası olan Süper Büyük Usta (süper GM) Blackburne’ün 1897 yılında katılmış olduğu satranç turnuvasında oynadığı satranç maçlarını anlatıyordu. Vahap kitaptaki ilginç bulduğu hamleleri ya kendi kafasında canlandırıyor ya da önündeki sehpanın üzerindeki satranç takımında inceliyor, hamlelerin oynanma sebebini düşünüyor ve kendisi olsa ne oynayacağı hakkında yorum yapıyordu. Odada kendisi dışında başka kimsenin bulunmamasına rağmen fısıltıyla ‘’At c4, vezir f6, siyah uzun rok atar, beyaz piyon f1’deki atı alır’’ dedi ve Blackburne ve rakibinin oynadığı bu hamlelere alternatif hamleler düşünmeye başladı. Rakibi Blackburne karşısında gerçekten de acemice oynamıştı. Blackburne gibi bir satranç dehasının direkt olarak atağa çıkacağını bilmeli ve ona göre savunma yapması gerekiyordu rakibinin fakat rakip böyle yapmamıştı. Savunma yapmak yerine o da atağa çıkmıştı fakat nafile. Blackburne vezir f6 oynadıktan sonra rakibi mat oluyordu. Blackburne’ün zekâsına bir kez daha hayran kalan Vahap ayağa kalktı ve elektrikli şöminesini kapattı. Saatin neredeyse 2 olduğunu fark ettiği için dişlerini bile fırçalamadan doğrudan odasına geçti.
Sabah kahvaltısını yaparken bile Vahap’ın aklında halen daha dün incelemiş olduğu maç vardı. Blackburne’ün atını boşa koymuş gibi gözükmesine rağmen aslında bunu kasıtlı yapması ve rakip Blackburne’ün atını fil ile alınca Blackburne’nün rakibini 3 hamlede mat etmesi… Gerçekten kusursuz. Daha sonra Vahap ‘’Peki burada Blackburne’ün karşısında ben olsaydım ne oynardım?’’ dedi kendi içinden. ‘’Öncelikle kesinlikle atı almazdım çünkü atı fil ile alınca şahımın önü açılıyor ve sağdaki piyon vezir tarafından tehdit ediliyor. Evet. Gerçekten de atın aslında boşa konulmadığını görebiliyorum fakat bunu görebilmek Blackburne gibi bir satranç dehasının önünde 30 hamleden fazla dayanmak için yeterli değil.’’ dedi. Daha sonra da aklından ‘’Belki de rakibin ilk hatası oynadığı ilk hamledir. Blackburne maça beyazlarda piyon d4 oynayarak başladığı için atak yapmaya niyetli olduğu çok belli. O zaman siyahların savunmaya çekilmesi gerekliydi. En iyi tercih Sicilyan Savunması yapmak gibi gözüküyor.’’ diye aklından geçirdi. Kahvaltı yapmak için mutfağa girdi ve dolabı açtı. Fakat dolabın bomboş olduğunu görünce mutfağa girmesiyle mutfaktan çıkması bir oldu. Eline tabletini alarak oturma odasına yemek sipariş etmek için geçti. Tabletini açtığında yeni bir mail bildirimi aldığını fark etti. WCF’den yani Dünya Satranç Federasyonluğundan gelmişti bu mail. Mailde İngilizce olarak Vahap’ın 2019-2020 Türkiye Satranç Şampiyonu olması dolayısıyla 2000-2010,2015-2019 ve 2020-2022 Türkiye Satranç Şampiyonu GM Mustafa Yılmaz ile birlikte Rusya’da oynanacak Dünya Satranç Şampiyonası’na katılmaya hak kazandığı yazıyordu.
Vahap WCF’nin mailini okuduktan hemen sonra telefonunu aldı ve Mustafa Yılmaz’ı aradı. Mustafa Yılmaz açınca selam bile vermeden aldığı maili anlattı. Mustafa Yılmaz ise ‘’O maili ben de aldım Vahap. Fakat ben bu sene sağlık sorunlarım sebebiyle maalesef katılamayacağım. Beni tanırsın senin bir arkadaşın hatta öz abin sayılırım. İmkânım olsa kesinlikle katılacağımı biliyorsun bu turnuvaya fakat malum önce sağlık. Sana başarılar diliyorum ve gerçekten çok büyük başarılar elde edeceğine yürekten inanıyorum.’’ dedi. Vahap, Mustafa’nın sağlık sorunları hakkında soru sorduktan sonra Mustafa’nın gerçekten de çok önemli bir rahatsızlığı olmadığını anlayınca rahatladı ve asıl merak ettiği soruyu sordu: ‘’Peki, abi Rusya’ya ulaşım nasıl olacak?’’ Mustafa bu soruyu ‘’Sen hiç merak etme Dışişleri Bakanlığı ve Türkiye Satranç Federasyonu senin ulaşım, otel ve yiyecek masraflarının hepsini karşılayacak hatta orada harcaman için para bile verecektir. Ne de olsa sen orada ülkeni temsil ediyorsun.’’ diye yanıtladı. Vahap turnuvanın tarihini tekrar kontrol edip Türkiye Satranç Federasyonluğunu aradı ve durumu anlattı. Vahap’ın telefonda konuştuğu görevli telefonu federasyonun başkan yardımcısına bağlayacağını söyledi. Vahap başkan yardımcısından olumlu mesaj aldıktan sonra artık tek yapması gerekenin turnuvaya çalışmak olduğuna karar verdi çünkü zaten yapılması gereken diğer tüm işleri federasyonluk onun yerine halledecekti.
Uçağın kalkış günü gelmiş Vahap evinin önene çağırmış olduğu taksiyi bekliyordu. Bunu yaparken bir yandan da aklından bazı belli başlı satranç hamlelerini ve satranç açılışlarını tekrarlıyordu. Taksi Vahap’ı tam zamanında havaalanına götürdü ve Vahap hiçbir sıkıntı çıkmadan uçağa binebildi. Yaklaşık 4 saat sonra Moskova’ya varınca Vahap, Mustafa’nın onu defalarca aradığını gördü ve Mustafa’yı tekrar aradı. Mustafa Vahap’a uçuşunun nasıl geçtiğini, havaalanına nasıl gittiğini sordu. Vahap’ta Mustafa’nın bu sorusuna ‘’Gerçekten de çok haklıymışsın Mustafa abi. Federasyon her işimle ilgilendi. Sadece uçak biletleri ve Rusya’daki konaklama ve yemek masrafları dışında evimden havaalanına taksi tutabilmem için para bile gönderdiler. Zaten uçak da çok rahattı. Biyolojik saatimin bozulmaması için uçakta sadece uyudum. Uyuduğum için her şey çok hızlı gelişti, kendime geldiğimde havaalanındaydım. Anlayacağın şimdilik hiçbir sıkıntım yok.’’ diye cevapladı. Mustafa da Vahap’a şans dileyip telefonu kapattı.
Rusya’ya geldikten birkaç gün sonra büyük gün gelmiş turnuvanın başlamasına saatler kalmıştı. Vahap turnuva için günlerce çalışmış gerçekten kendini hazır hissedecek hale gelmişti. Turnuvanın ilk günü Vahap için zaferlerle dolu geçmişti. 5 galibiyet ve 0 mağlubiyet. Fakat maalesef sonraki gün bu kadar iyi geçmedi. Rakibi Dünya Satranç Şampiyonu Magnus Carlsen ile olan üç saatlik satranç maçının ardından Vahap geri çekilmek zorunda kalmıştı. O gün oynadığı diğer dört maçın ise üçünü kazanmış birini kaybetmişti. Turnuvanın son günü averaj ve puan üstünlüğünden dolayı çeyrek finallere katılmaya hak kazanmış ve maalesef yarı finallerde elenmişti. Bu da Vahap’ın bronz madalya almaya hak kazandığı anlamına geliyordu. Türkiye’ye dönüş yolculuğu sırasında Vahap çok mutluydu. Üzerinde ülkesine madalya ile dönmenin mutluluğunu taşıyordu.
Ülkesine döndüğü zaman Vahap bizzat Dışişleri Bakanı ve Türkiye Satranç Federasyon Başkanı tarafından tebrik edilmiş, birçok satranç sever tarafından övgüler almıştı.