Bir sabah, uyandığımda karanlık hala odanın köşelerinde birikmişti. Yorgun ve huzursuz bir gece geçirmiştim ama sabahın ilk ışıkları her zaman olduğu gibi bir umutla geldi. Gözlerim pencereye takıldığında dışarıda yağmur hafifçe yağıyordu. Birkaç damla camda süzüldü ve bir anda bir ses duydum. O kadar tanıdık bir ses ki kalbim hızla çarpmaya başladı. Hemen o tarafa döndüm.
Bir anda karşımdaydı. Gözlerim ona takıldığında tüm vücut gerildi. Ne söyleyeceğimi bilemedim. Yıllar geçmişti; zaman her şeyin üstünü örtmeye çalışmıştı ama o ses, o an, geçmişin bütün yüklerini yeniden önüme serdi.
Şaşkınlık, bir anda her şeyin durmasına neden olmuştu. Ne düşündüğümü ne hissettiğimi anlayamadım. Sadece sessizlik vardı. İçimde bir karmaşa vardı ama aynı zamanda bir belirsizlik. Geçmişin kırgınlıkları, yitip giden zamanın ağırlığı, tüm bu duygular içinde kaybolmuştu. Ama belki de bu an, o kaybolan şeylerin bir araya gelmesinin bir yoluydu.
Bir adım attım. Kalbim hala hızla atıyordu ama belki de bu kadar uzun süre beklemenin ardından, her şeyin yeniden başlamasına izin vermek gerekiyordu. Ben de yapmam gerekeni yaptım ve yeni bir sayfa açtım. Her şeyin değişeceğine inanıyordum ve öyle umuyordum. Öyle de oldu. Bu olaydan sonra üç yıl geçti. Her şey istediğim gibi olmasa da mutluydum.