Bugüne kadar seyrettiğim filmler arasında en çok etkilendiğim film “Şaşkın Hırsızlar” oldu. Önce filmin konusunu kısaca anlatmak istiyorum; Ren adında bir adam çok iyi kung-fu biliyor ve bu dövüş yeteneğini hırsızlık için kullanmaktadır. Ren ve arkadaşına, liderleri tarafından yeni bir görev verilir. Görevleri şehirdeki en zengin kadının torunu kaçırılacak ve fidye için mafyaya teslim edilecektir. Ancak bu sırada, Ren’in lideri hapse girer ve bebek, Ren ve arkadaşının başına kalır. Ren bebeği mafyaya teslim etmekten vazgeçtiği için, mafya lideri intikam için bir katil göndererek bebeği ele geçirmek ister. Ren ve arkadaşı, bebeği mafyanın eline geçirmemek için artık üçü de bir çok tehlikelerle karşı karşıya kalırlar.
Filmde en çok bebeğin neredeyse ölümle sonuçlanacak tehlikelerle karşı karşıya kaldığı, canları pahasına bebeği korumak isteyen Ren ve arkadaşının düşmüş olduğu durumlara ve bebeği kendi çocukları gibi sahiplendiği sahneler beni çok duygulandırdı. Özellikle soğuk bir odada kaldıklarında, bebeği aralarına alıp donmaktan kurtarmaya çalıştıkları sahne ve sonrasında ambulansa yetişmeye çalıştıkları sahne benim için etkileyiciydi.
Bebekleri çok seviyorum, bebekleri ağlarken görmek beni çok üzüyor. Bu filmde de bebek çok ağladığı için, duygulandığım çok fazla sahne vardı. Ben olsaydım, filmde bebeğin bu kadar ağlatılmasına izin vermezdim. Ayrıca Ren’in yerinde olsaydım, paramı hırsızlık yaparak kazanmak yerine, insanlara kung-fu dövüş sanatını öğreterek para kazanmaya çalışırdım. Diyelim ki kötü bir insanım, yine de bir bebeği kaçıracak kadar insafsız olamazdım.