Yıllar önce en yakın arkadaşımla tatile çıkmıştık. Dağın tepesinde bir evde dizi izleyerek hafta sonumuzu orada geçirmiştik. Bizim için güzel anılarla dolu bir hafta sonuydu.Uzun ve yorucu bir hafta sonrası bize iyi gelmişti.
Pazar akşamı yola çıkacaktık ama bu bizim ilk baş başa tatilimizdi ve biraz daha eğlenmek için içki almıştık elimize. Arkadaşım sarhoştu ben ise hiç etkilenmemiştim nedense. “Pazartesi sabahı iş görüşmem var!” diye sıçradım yerimden. Saat sabah 3’tü ve yol 6 saat sürüyordu. “Ya yetişemezsem?” diye düşünüyordum. Arkadaşımı tokatlaya tokatlaya kendine getirmeye çalışıyordum. Atar topar her şeyi toplayıp arabaya bindik. Ben araba süremiyordum bu yüzden arkadaşımın sürmesi gerekiyordu. Her şey iyiydi ama 6 saatlik yol sessiz geçmeyecekti, bu yüzden de şarkı açtık ve yüksek sesle söylemeye başladık.
Dağın başı olduğu için her yer boştu derken karşımıza biri çıktı ve biz fark etmeden ona çarpmıştık. Dışarı çıkıp adam iyi mi diye baktık. Yerler kan içindeydi… Adam ise baygın yatıyordu. Kalbi atıyor mu diye kontrol etmek için iki parmağımı boynundaki nabzı atması gereken yere koydum. Atmıyordu, bu dünyadan başka bir dünyaya geçiş yaptı… Panik olmuştum, polisi arayacaktım ama o sürekli “Hayır, hapse mi girmek istiyorsun?” diyordu. Başım dönüyordu sanırım panik atak geçiriyordum. Kendime geldim ve hapse girmek istemediğime karar verdim. Ölü vücudundan kurtulmak için zor da olsa denize attık. Yol boyu sessizdik. İkimizden de çıt çıkmıyordu. Gerginlik kaplamıştı arabayı. Sabahki iş görüşmesine yetişmiştim, hiçbir şey olmamış gibi iş görüşmesine gittim ve alındım. 1 hafta sonra başka bir şehire gidecektim.
1 hafta sonra…
Gitmem gereken yere varmıştım. Arkadaşım da oradaydı, sanırım tesadüfen. Otel odasında dinlenirken kapı çaldı. Açtığımda arkadaşım çok tedirgin bir şekilde içeri daldı ve polise gitmemiz gerektiğine dair bir konuşma yaptı. Adamın eşi vardı ve birkaç gün eve gelmeyince kayıp ilanı vermiş. Bunu duyduğumda kısa bir şok geçirdikten sonra polise gidemeyeceğimizi anlatmaya çalışıyordum ama arkadaşım etkilenmiyordu. Saklamamız gerektiği fikrinin ondan çıktığını söyleyince daha da sinirlendi, üstüme yürümeye başladı. Ne yapacağımı bilemiyordum, yandaki vazoyu alıp kafasında kırmıştım. Sadece baygındı. Uyandığında birilerine söyleyecek korkusundan ellerini kelepçelerim ve bileklerini keserek odadan ayrıldım. Olaydan kimse haberdar olmasın ve beni sorguya çekmesinler diye oteli ateşe verdim. Ailemi alıp yurt dışına taşındım.
Üzgünüm, bunu yapmak zorundaydım.