Bir kız varmış, adı Ela’ymış. Bu kız asla ama asla yalan söylemezmiş. İstese de beceremezmiş zaten. Her yalan söylemeye çalıştığında hıçkırık tutarmış. Her zamanki gibi Ela bir gün işe gidiyormuş. Ela işe hep arabayla gidermiş fakat arabası bozulduğu için taksiyle gitmeye karar vermiş. Taksiye bindiğinde bir anda taksi taşa çarpmış ve lastiği patlamış. İşe geç kalacağım diye telaşlanan Ela’nın aklına oradaki başka bir taksiye binerek gitmek gelmiş fakat etrafta başka taksi yokmuş. Ela telefonuyla arayarak taksi çağırmaya karar vermiş fakat şarjı çok az kalmış. Nedense bugün bütün talihsizlikler Ela’yı bulmuş. Ela sonunda yürüyerek gitmeye çalışmış fakat yol çok uzunmuş. Ela oldukça fazla bir yol gittikten sonra bir otobüs durağı görmüş. Hemen durağın yanına gitmiş ve otobüs beklemeye başlamış. Baya beklemiş ve sonunda bir otobüs gelmiş. O otobüsün nereye götürdüğünü bilmese de binmiş. Şoföre sormuş “Nereye gidiyoruz.” diye. Şoför cevap vermemiş. Ela bir şekilde işe gitmeyi başarmış fakat ile vardığında patronu nerede kaldığını, sormuş. Ela yalan söylememesine rağmen bir amuda hıçkırık tutmuş. Ela olanları anlatmasına rağmen patronu, Ela’yı hıçkırık tuttuğu için yalan söylediğini zannetmiş ve Ela’ya “Yalan söylemene gerek yok.” demiş. Ela da “Yalan söylemiyorum zaten.” demiş. Nedense bütün talihsizlikler bugün Ela’nın başına gelmiş. Patronu elinde sonunda Ela’nın yalan söylemediğine inanmış. Bütün her şey bir günde yaşamış.