Açık kumral saçlarımı taradım, en güzel kıyafetlerimi giyindim ve kendime aynada belki on beşinci kere baktım. Mükemmel gözükmek istiyordum çünkü uzun süredir beklediğim o buluşmanın vakti gelmişti sonunda. Aklıma bir anda ilk tanışmamız geldi.
Tam iki yıl önce o havaalanında görmüştüm Arda’yı. Ailemi görmek için Fransa’ya uçacaktım ama yağmurlu havadan dolayı uçuşta gecikme olmuştu. Arda da çekinerek benim yanıma oturmuştu. Söylediği ilk şey “Elbisenizin rengi çok güzelmiş.” olmuştu. Daha sonra yaklaşık 2 saat boyunca sohbet etmiştik. Sevdiğimiz şarkılardan, hobilerimizden ve kendi hayatlarımızdan bahsetmiştik. Birbirimizin telefon numaralarını almıştık ve daha fazla konuşacağımıza söz vermiştik. Anneme her şeyi anlatırdım ve Fransa’ya gider gitmez bu çocuktan bahsetmiştim anneme. “Ahh, annecim bir görseydin. Ensesine kadar gelen sarı saçları vardı, boyu da çok uzundu. Yanında kaykayını taşıyordu. Onunla konuşurken zamanın nasıl geçtiğini anlamadım.” Annem alışkındı benim bu hallerime. Sonuçta sürekli birilerine tutulur sonra da unuturdum. Aynı konuşmayı beş veya altı arkadaşımla daha yaptım. Aradan bir hafta geçti ve artık ailemden ayrılma vaktim gelmişti. Tekrar uçağa bindim ve evime gittim. Çocuğu unutmuştum aslında. Sadece birkaç arkadaşım hala Arda’nın bana yazıp yazmadığını soruyordu ama yazmamıştı. Arkadaşlarıma umursamıyormuş gibi göstersem de aslında neden yazmadığını merak ediyordum. Sonuçta havaalanında benimle çok ilgileniyormuş gibiydi ama demek ki yanlış düşünmüştüm. Düşünceli bir şekilde evime girdim ve telefonuma bir mesaj geldi. Arkadaşlarımdan biri atmıştır diye başta umursamadım ama başka bir numaradan geldiğini görünce “Acaba o mu?” diye düşündüm ve haklıydım. “Selam ben Arda. Havaalanında gördüğün sarışın çocuğum. Sana başta yazmak istedim ama telefonumu suya düşürdüm ve değiştirmek zorunda kaldım. Sonra da numaranı bulmakta zorlandım.” yazıyordu. Acaba doğru mu söylüyordu? Şu an bunları düşünemezdim. Ben da hemen cevap yazmaya başladım.
İki yıl boyunca konuştuk ama hiç buluşmadık. Belki de konuştuğumuz bu insanın aslına hiç göründüğü gibi çıkmayacağından korkuyorduk ama iki yıl sonra bugün artık buluşmanın vakti gelmişti. Buluşacağımız yere gitmek için otobüse bindim ve hayatımın en stresli yolculuklarından birine çıktım. Yaklaşık yarım saat sonra buluşacağımız yere vardım. Tam saatinde gelmiştim ve çok heyecanlıydım. Beklemeye başladım. Bir yandan da müzik dinliyordum. Bekledim, bekledim ve biraz daha bekledim. Neredeyse bir saat olmuştu. Oradan tam uzaklaşmak üzereyken omzuma bir el dokundu. “Affedersin geciktim. Son anda çok acil bir işim çıktı ama halledip geldim.” Dedi Arda. “Hayır sorun değil. Umarım kötü bir şey olmamıştır.” Dedim ve konuşmaya başladık. Neredeyse dört saat konuşmuştuk. Eve çok mutlu bir şekilde gittim ve bir dahaki buluşmamızı planlamaya başladım.