Şans

Bir hayal ile başlar herkes bu işe. Merak duygusudur onlarınki. Gerçeği bulmak, keşfetmek için girişmiyeceği risk, yapamayacağı bir iş yoktur onların. Hepsinin çocukluktan başlar bu hayal edişleri. Bazen kendilerini yeni bir icat ederken hayal ederler ya da istedikleri bir hedefe varırken. Bazen de sadece o dokunamadıkları o aletleri hayal ederler usulca sanki bir gün onlar kendilerinin olacağını bilirmişcesine, emin bir şekilde. Çocuktur bunları hayal eden en nihayetinde veya için hala çocuk kalmış bir şeyler hayal edebilen kimselerdir. İnsandır sonuçta bunlar veya bu mu demeliyim? 

 

O da Kristof Kolomb gibi uzak diyarlara açılmak ve yeni yerler keşfetmek istiyordu. Yeni şeyler görüp öğrenmek istiyordu. Beyni o kadar açtı ki o küçücük aklıyla Jules Verne ve H.G. Wells gibi birçok bilim kurgu roman yazarının kitabını okumuştu ve böyle bir şeyin olması beni büyülemişti resmen. O velet o yaşına rağmen şuan yaşayan çoğu insandan daha çok kitap okumuştu. Kelimenin tam anlamıyla bir kitap kurduydu ve ailesinin biraz daha maddi gücü olsaydı neler yapamazdı ki bu çocuk. 

 

Onun adını bilmiyordum, o kadar sohbet etmeme rağmen adını sormadım.Bu benim yaptığım çok kötü bir hata olabilir çünkü o günün birinde, bir keşif yapınca gazetelerde onun adını tanımıycaktım bile. Ne kadar da üzücü! Biriyle konuşuyorsun hem de o kadar farklı biriyleki! Ama yine de adını sormak aklının ucundan bile geçmiyor ama kim ne diyebilir ki? Bu çocuğun sohbeti insanı kendinden geçiriyordu o öğrendikleriyle bu çocuktan. 

 

Onun yanından ayrıldıktan 20 dk sonra trenime yetişmek için alelacele gidiyordum aklımdaki o düşünce karmaşasıyla. Nereye baksam sanki o çocuğu görüyordum ve bu iyice benim canımı sıkmıştı. Tam bu esnada kalkmakta olan trenime bindim ve o çocuğun çılgın düşüncelerle baş başa kaldım. 

 

Tren perondan ayrılmıştı. Bense kitabımı karıştırırken insanlığın aslında ne kadar da büyük bir potansiyele sahip olduğunu bir anda farketmiştim. Aslın da o konuştuğum çocuk gibi birçok çocuk şuan dışarda beyinlerinin beslenmesini beklerken bütün zamanlarını bu fabrikalarda harcıyorlardı. En azından o çocuğun olmayan durumu kadar bir durumları olsa bile… İşte bu bir anda aklıma gelen gerçeklik beni mutsuz etmişti ama ben ne yapabilirdim ki? 

 

Koca bir nesil patronlar biraz daha para kazanabilsin diye, ailelerin durumu olmadığı için fabrikalarda çürüyordu ama ilginçtir çark yinede dönüyordu. Bütün bu zengin ailelerin çocukları zaten belli bir yere gelip belli başarılarla bilimi ilerletiyordu. O konuştuğum gibi olan çocuklarda o zengin ailedeki çocuklardan daha fazla çalışarak ancak ve ancak bir yere gelebilirlerdi. Yine de çalışarak bir yerlere gelmeleri güzel tabi ama bu şans herkese verilse hayal bile edemiyeceğim şeyler yapılırdı.

(Visited 12 times, 1 visits today)