Şanlı İlkemiz Cumhuriyet

Saltanatın sonu, bir devrin başlangıcı, atamızın armağanı cumhuriyet…Uğruna çok kan döküldü, dökülen kanların kırmızısıyla kuruldu cumhuriyet. Atalarımızın kanlarıyla yükselen cumhuriyeti emin olun kolay kazanmadık.

Belki günümüzden bakıldığında ne zorluklarla bağımsızlığımızı kazandığımızı anlamak güç ama biz burada kendimize verilen en küçük bir göreve bıkkınlığımızı dile getirirken bundan tam yüz sene önce daha okul çağında olan yaşıtlarımız ellerinde silahlarla cepheden cepheye koşuyordu.

İtilaf devletlerinin yöneticilerinin içlerindeki çocuk ölmüştü. Tek düşündükleri toprak kazanmaktı. Kendi ruhlarındaki çocuk öldüğünden midir bilinmez milletimizden de birçok çocuğun canını almışlardı. Gözleri kendi halklarından başka bir şey düşünmüyordu. Neyse ki atalarımız da bağımsızlıktan başka bir şey düşünmüyordu. Ellerindeki zar zor çalışan 20-30 yıllık tüfeklerle, çalışmazsa süngülerle o da olmazsa çıplak elleriyle canlarını dişlerine takmış savaşıyorlardı. İtilaf devletleri o zamanın son teknolojisiyle havada, karada, suda çarpışıyorlardı Türk askerleriyle. Ama onlarda olmayan bir şeye de biz sahiptik: “Gerçek vatan sevgisi.”

Nice destanlarla nice yiğitlerle savunduk topraklarımızı. Bu yiğitlerin başındaysa mavi gözleri, sarı saçlarıyla tüm dünyanın hayran olduğu bir lider vardı. O Türk milletinin başına gelmiş en büyük, en saygı duyulası komutandı. Komutan diyorum ama aynı zamanda bir öğretmen, bir matematikçi, bir dahiydi. Onun stratejileri sayesinde bu günleri görüyoruz. Atamızın önderliğindeki Türk milletiyle püskürttük düşman askerlerini. Ama daha hiçbir şey bitmemişti aksine yeni başlıyordu. Çünkü yeni bir devlet kurulacaktı. Savaşta olduğu gibi devleti kurarken de liderdi Atatürk. Bu yeni şanlı, devleti modernize etmek için elinden geleni yaptı. Öncelikler harf inkılabıyla Arapça alfabeden kurtulup kendi alfabemizi oluşturdu. Bunu elbette tek başına yapmadı fakat Arapça matematik terimlerinin büyük kısmını kendisi Türkçeleştirdi. Şapka kanunuyla asırlar öncesinden gelen ve modern bir toplum olmamızın önüne geçen festen kurtuldu. Okulları ziyaret edip eğitimi Türk milletine göre, batıyı taklitten uzak bir şekilde düzenledi. Ve tabii ki bu ülkeyi halkın kendisinden daha iyi kimse yönetemez diyerek cumhuriyeti kurdu. Demokrasinin varlığı Türk milletiyle bütünleşti. Artık Türkiye demokrasi ülkesi olmuştu.

Yani anlayacağınız bu cumhuriyeti atalarımız kurdu bizeyse yaşatmak düşüyor. “Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır. ”demiş Atatürk. Onun da dediği gibi Türkiye Cumhuriyetini payidar kılmak bizim, biz gençlerin elinde. Yüz sene önce başlamış bu özgürlüğü devam ettirmek için atalarımız gibi biz de savaşmalı, yılmamalıyız. Eğer atalarımız bu cumhuriyet uğruna kanlarıyla toprağı beslemişse biz de ilimle, fenle bu cumhuriyeti mükemmel kılmalıyız. Atamızın izinden gidip kimlerin torunları olduğumuzu unutmamalıyız.

Sakın unutmayın biz bu ülkeyi kolay kurtarmadık. Asla vermeyiz.

(Visited 641 times, 1 visits today)