Sanat, bireyi normal insan tabirinden uzaklaştıran, her birimizi farklı kılmayı kolaylaştıran bir dal. Bir neslin bilgisayar oyunlarıyla erimesinin önüne geçilmesi için en önemli unsur sanattır. Bir kişiyi sanatla tanıştırmak, onun hayata karşı bakış açısını değiştirebilir veya hayat felsefesini değiştirmesine bile yardımcı olabilir. Bu kadar önemli olan bu dalı yaşamımızın dışına itmenin ne kadar da yanlış olduğunu öğrenebilmemiz gerek. Bu öğrenme de tabii ki eğitim ile olabilir.
Ağaç yaşken eğilir deriz ya, aynen bu yüzden küçük yaşta başlamalı sanat eğitimi. Evet, sanat hakkında fikir sahibi olabilmemizi sağlayabilecek derslerimiz var müzik, resim gibi ama bu dersler sanat öğrenimi odaklı olmuyor. Mesela müzik sadece bir müzik aleti çalmak veya şarkı söylemek değil. Müzik dersleri insanlara neredeyse her gün yaptıkları müzik dinleme fiilinin bilinçli bir şekilde olmasını sağlamalı. Ne dinlediğini bilmeden dinlemek için dinlenen şarkılar kuşağımız pasını silmekten öteye geçmez. Oysaki bilerek şarkıları dinlemek aslında gerçek müzik dinleme işinin yapılması demek bence.
Aynı şey resim sanatı için de geçerli. Resim dersleri resim çizebilmek, en azından çizmeyi deneyebilmek olmamalı. Ünlü ressamlarla ilgili ya da şanı duyulmamış ama yine de çok yetenekli ressamlarla ilgili bilgiler öğrenmeliyiz. Yani bir sanat galerisine gittiğimizde, tablolara öylesine bakmak ve üstünde düşünmemek ne büyük eksiklik olur. Çünkü resim sanatı sadece güzel resim çizmeyi esas almaz bence. Resim alanını, çizme yeteneğini yaratıcı ve farklı unsurlarla birleştirmek diye tanımlamak şahsen en doğrusu. Aynı zamanda öğrenciler sanat galerilerine veya konserlere de götürülmeli ve bu teşvik edilmeli.
Tabii sanat sadece müzik ve resimden oluşmuyor. Heykelcilik, fotoğrafçılık gibi sanat alanlarını da öğrencilerin bilmesi sağlanmalı. Fakat bunun için eğitimimizde bazı değişikleri yapılması gerekiyor. Mesela sanat tam anlamıyla bir ders olmamalı. Sanat, sadece o sanatı kendine meslek edinmek isteyen öğrenciler için yok, bunu bir kavramamız gerek. İnsanlar sanatı sadece meslek olarak değil hobi olarak da görebilir ki bazıları için en mantıklısı bu. Örneğin belli bir resim birikimimiz sadece görsel sanatlar öğrencisi olduğumuzda olmamalı. Dersler de bu unsuru göz önünde bulundurarak belirlenmeli.
Tam tersi de mantıklı değil. Mesela öğrencilerin sanatı sadece hobi olarak yapmasını desteklemek, bir sanat alanında meslek edinmek yerine daha kabul gören mesleklere yönelmelerini tavsiye etmek, belki de çok yetenekli bir sanatçıyı engellemek demek. Ve bu destekler ısrar şeklinde olduğunda mutlu olmadığı mesleklerde olan kişi sayısında da artış olur. Sanat bir kişilik meselesi olmakla beraber beklentiler doğrultusunda ortaya çıkar.
Sanat öğrenimi bu yüzden öğrencinin belli bir birikim ve fazlasına ulaşmasını ve hayatında vazgeçilmez bir unsur olarak yer edinmesini amaçlamalı. Sanattaki gelişim aynı zamanda toplumu da geliştirir. Mustafa Kemal ATATÜRK’ün sözünü unutmayın: “Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.”