İnsanın mucizesinin farkında olmayan, buna inanmayan kişi sanatçı olamaz. Şiir yazar belki ama şair olamaz. Bu derin ifadenin ardında yatan gerçeği anlamak, sanat ve sanatçının ne demek olduğunu kavramak için bir yolculuğa çıkmak gerekir.
Sanat, insan ruhunun en derin katmanlarından fışkıran bir ifadedir. Bir ressamın fırça darbelerinde, bir heykeltıraşın mermerdeki oyuklarında, bir müzisyenin notalarında ve bir şairin dizelerinde hayat bulur. Sanatçının yaratıcı gücü, insan olmanın mucizesine olan inancından kaynaklanır. Bu inanç, sadece aklın değil, kalbin ve ruhun derinliklerinde hissedilen bir farkındalıktır. İnsanın mucizesi, varoluşunun özünde yatan ve onu diğer varlıklardan ayıran eşsiz bir niteliktir. Bu mucizeyi göremeyen ya da kabul etmeyen birinin sanatçı olması beklenemez.
Bir şair, kelimeleri sadece yan yana getirip ahenkli bir şekilde dizen kişi değildir. Şair, hayatın özünü, insanın derinliklerinde saklı olan duyguları, düşünceleri ve deneyimleri kelimelere döken kişidir. Şiir, basit bir anlatımdan öte, insan ruhunun yankılarını yansıtan bir ayna gibidir. Şair, bu aynayı tutan kişidir ve bu aynada gördüğü mucizeyi kelimelere döker. Eğer bir kişi, insan olmanın mucizesine inanmazsa, bu aynada ne görebilir ki? Sadece yüzeyde kalan, derinlikten yoksun imgeler.
Sanatın her dalı, insanın kendini ve evreni anlama çabasıdır. Bu çaba, insanın içindeki mucizeyi kabul etmekle başlar. İnsanın mucizesi, yaratıcı potansiyelinde, sevgisinde, acılarında ve sevinçlerinde gizlidir. Bu mucizeye inanmak, onun farkında olmak, sanatçıyı gerçek anlamda özgür kılar ve yaratıcı enerjisini serbest bırakır.
Sanatçılar, bu mucizeyi fark edip kabul edenlerdir. Onlar, kendi iç dünyalarının derinliklerine dalarak evrensel gerçekleri keşfederler ve bu gerçekleri sanatlarıyla ifade ederler. Bir ressam, insanın doğayla olan bağını resmederken, bir müzisyen insanın duygusal derinliklerini melodilere döker. Bir şair ise, bu mucizeyi kelimelerle resmeder.
Eğer bir kişi, insan olmanın mucizesine inanmıyorsa, yazdığı her şiir, çaldığı her melodi, yaptığı her tablo eksik kalacaktır. Gerçek sanat, insanın özünde yatan mucizenin farkına varmak ve bunu ifade etmektir. Bu farkındalık olmadan yapılan her sanat eseri, yüzeysel ve geçici olacaktır. İşte bu yüzden, insanın mucizesinin farkında olmayan ve buna inanmayan kişi, şiir yazabilir belki ama asla şair olamaz. Sanatçı olmak, insan olmanın derinliklerini kavramak ve bu mucizeyi dünyaya sunmaktır.