Ülkemizde eğitim sisteminin yeniden yapılandırılması ve standart sınavların yerine alternatif değerlendirme yöntemlerinin kullanılması oldukça önemlidir. Geleneksel sınav odaklı yaklaşımın yanı sıra öğrencilerin yaratıcılıklarını ve farklı yeteneklerini keşfetmelerine olanak tanıyan bir sisteme geçiş yapılması gerekmektedir. Özellikle sanat ve sporun eğitim müfredatına daha fazla dahil edilmesi, öğrencilerin sadece akademik olarak değil, aynı zamanda duygusal ve sosyal yönden de gelişmelerini sağlar.
Sanat, kültür ve spor alanları, birçok öğrencinin yeteneklerini keşfettiği ve kendini ifade ettiği alanlardır. Ancak, bu alanlar genellikle eğitim sisteminde yeterince yer bulamamaktadır. Özellikle sanat okullarının ortaokul çağından itibaren yaygınlaştırılması, çocuklara erken yaşlarda sanat ve kültür ile tanışma fırsatı sunar ve hayal güçlerinin, ifade yeteneklerinin ve estetik algılarının gelişimine katkıda bulunur.
Kişisel deneyimimden yola çıkarak bu konuya dikkat çekmek istiyorum. Dört yaşından beri resimle ilgileniyorum ve haftada bir saat aldığım resim eğitiminin yeterli olmadığını düşünüyorum. Keşke daha fazla zamanımı resimle uğraşarak geçirebilseydim. Ancak çevremdeki insanlar bu tutkumu bir hobi olarak nitelendiriyor ve sürekli olarak gelecekteki sınavlara odaklanmam gerektiğini hatırlatıyorlar.
Ancak düşündüğümüzde, neden resim gibi sanatsal bir alanda LGS gibi sınavlarda soruların olmadığını sorgulamamız gerekiyor? Neden sadece belirli meslekler, örneğin doktor, öğretmen ve mühendislik gibi alanlar ön planda tutuluyor? Her öğrencinin farklı yeteneklere sahip olduğunu ve kendi tutkularını takip etmesi gerektiğini unutmamalıyız.
Sonuç olarak eğitim sisteminin sanat ve spor gibi alanlara daha fazla önem vermesi ve öğrencilerin farklı yeteneklerini desteklemesi gerekmektedir. Böylece, genç nesillerin sanata ve kültüre olan ilgisi artacak ve ülkemiz gelecekte daha da sanat ve kültür alanında gelişmiş bir konuma yükselecektir.