Anadolu’nun doğal ve kültürel zenginlikleri sanatımızın temelini oluşturur, bu yüzden başka bir sanat arayışına gerek duymayız. Anadolu’nun kendisi, keşfedilmemiş bir destan gibidir. Biz bu yolda türkülerimizi söyleyerek devam ederiz, eğer farklı bir yol izlemek istiyorsan, sana iyi dileklerimizi sunar, yollarımızı ayırırız.
Biz sanat yapmak için gelmedik; burada bulunmamızın amacı Anadolu’nun saf, doğal güzelliklerini ve kültürel değerlerini ifade etmek. Senin de kendi tarihin var; mücadelelerle dolu, bozkırların ağır ağır kayboluşunu anlatan bir tarih.
Birçok şehir gezdik, oralarda yıldızlar bile yanar gibi parlardı. Gökyüzünde kayıp giden bir bulut bile bu topraklara duyduğumuz sevgiyi hatırlatırdı. Ancak biz, bu zenginlikleri yanımızda taşıyarak her yere gittik ve ne kadar uzun sürerse sürsün bu yolda yürümeye devam edeceğiz.
Sanat uğruna tükenmiş, aşklarıyla yanmış duygular var; eski görkemini kaybetmiş kırık ruhlar var. Bugün kalbimin derinliklerinden gelen bir sesle sana sesleniyorum; ey eski şair, ellerimle artık senden ayrılan yollar var.
Anlatım Özelliklerinin Karşılaştırılması:
Şiirsel Dil:
Akıcı ve doğal bir anlatımı vardır. Şiir imgeler ve çağrışımlarla doludur. Duru bir dil benimsenir ama okuyucuda etki bırakması bu dilde öncelikler arasındadır. Bu dil okuru düşünmeye teşvik eder.
Düzyazı Dil:
Süslü anlatımdan kaçınılmıştır. Bu durum metni daha net ve düşündürme gerekmeyen bir hale sokar. Bu sayede okuyucuya mesaj doğrudan gitmiş olur.
Yani, şiir, imgeler ve örtük anlamlarla dolu yoğun bir anlatı sunarken, düzyazıya çevrildiğinde bu derinlik yerini daha açık ve sade bir dile bırakır. Şiirin akıcı ve özlü yapısı düzyazıda da korunur, ancak duygu ve estetik etki, anlamın doğrudanlığı nedeniyle bir miktar zayıflar.