Gençlerin çoğunun artık ilgisi kültüre değil, daha çok şarkıcılara aktörlere doğru kaymakta. Bundan dolayı da gündeme daha çok aktör ve genç şarkıcılar geçmekte ve gündemde kalabilmek için saçma haberlerin ortasında olmaktadırlar. Yani artık gündemler kaliteli ve iyi şarkıcı, aktör, bestecileri değil, dedikoduların arasında kalan sanatçıları barındırmakta ki ne kadar sanatçı denilebilirse o insanlara.
Açıkçası ben bunların başlıca nedeninin kitaplarda görüyorum. Artık yazarlık hakkında en ufak bir fikri bile olmayan insanların kitaplar yazmaya başladı. Tabii ki edebi yönü kuvvetli kitapların sayısı çok fazla ama artık kitap kategorisine alamayacağımız kitaplar da öne çıkmakta. Sadece kitaplarla sınırlı kalsa iyi. Bir de bu kitapların filmleri çıkıyor ki onların da pek iyi olduğunu söyleyemem. Bu filmlerin öne çıkmasıyla da güzel ve kaliteli filmler ikinci sıraya atılabiliyor.
Bana kalırsa kültürü yaymak ve tekrar düzgün bir şekilde değer görmesini sağlamak için eğitimde küçük yaştan bahsedilmeye başlanmalı. Ortaokulda bile Dostoyevski okutulmalı, sevdirilmeli. Ya da kreşte bahsedilmeli basit ve eğlenceli haliyle. Ya da öğrencileri tiyatrolara operalara okul götürebilmeli öğrencilere bu kültür sevgisini aşılayabilmek için.
Küçük yaştaki bir çocuk çizgi filmleri beyin yıkayıcı değil de tiyatroda izleyip orada sevebilmeli ya da kitapları sevebilmeli.
Tabii ki eğitim tek başına yeterli kalmayacaktır. Büyüklerin, ilham alınan kişilerin de bu tarz yerlere gidip, kitap okuyarak daha küçüklere örnek olması gerekmekte. Bu sayede küçükler ilham aldıkları kişilerin yaptıklarını yaparak daha çok kültürlenebilir.
Ama bunların yanında ülkemizde sanatla ilgili .çok az yer var. Olanları da insanlar bilmiyor ya da duymuyor. Bence bu tarz sanat merkezlerinin sayısını arttırabilmeliyiz ki herkesin sanattan haberi olsun. Mesela şu an bir şehrin birçok yerinde alışveriş merkezleri bulunuyor. Bunların yarısı kadar yerine sanat merkezi yapılsaydı inanıyorum ki sanata olan ilgi artardı. Sanat merkezlerinde sadece bizim kültürümüze dair eserler değil başka kültürlerden eserler de olmalı. 
Bunları yaparak sanata ve kültüre olan ilgiyi arttırmayı tamamen sağlayabiliriz ama tamamen bir farkındalık yapamayız. Bu farkındalğı sağlamaya ilham olabilir ve bu yolda bir adım atmış oluruz ki bu da bir başlangıçtır. Bir diğer adım ise biz gençlerden gelebilmeli. Kültürü seven, ilgi duyanlar olarak bu sevdiğimiz eserleri arkadaşlarımızla paylaşmalı, tiyatrolara ve operalara gitmeye ikna etmeliyiz ki böylece daha çok kişi bunlara aşina olup sevebilsin.
Buları yaparak adım adım şehrimizde, mahallemizde, ülkemizde veya dünyada kültürü yayabileceğimizi düşünüyorum ve inanıyorum. Atalarımızın da söylediği gibi üzüm üzüme baka baka kararır.