Yalnız senin geçtiğin bahçelerde çiçek açmaz. Bizim topraklarımızda da bin bir farklı güzellik saklıdır. Her ne kadar bizi tutup çekmek istesen de şehir yollarına; bizim, doğanın çamurlu ve engebeli yollarına alışmış ayaklarımız rahat hissedemez.
Sen en ufak detaya takılırken, biz tarihimizin izlerini ararız. Hayranlıkla bakarsın eski bir mabedin kubbesindeki mozaiğe, biz ise uğrumuza savaşanların bıraktığı miraslarımızı görünce heyecandan sarsılırız. Duvarda eski bir yazı veya yeşil bir çini parçası bile bulduğumuzda mutlu oluruz.
Sen çiçekli bir sahnede beyaz bir kelebek gibi dans ederken için titrer. Bizim ise bir zeybeğin toprağa diz vuruşu kalbimizi kımıldatır, efelerin yiğitlikleri gözümüzün önüne geldikçe yaşarır. Ne anlarsın ki fırtınayı andıran orkestra seslerinden, tarihimizin izlerinden bir musiki dururken.
Neyinden zevk alırsın ki yabancı bir şehirdeki kadının heykelini uzun uzun süzmekten, asıl bizim Anadolu insanımızın zorluklar karşısında eğilmeyen güçlü duruşunu gör sen.
Karşımızda keşfedilmeyi bekleyen bir destan gibi Anadolu’muz dururken başka sanat bilmeyiz biz, bilmekte istemeyiz. Eğer bu güzellikler uğruna tutturduğumuz türküler sana hala bir anlam ifade etmiyorsa, arkadaş sana uğurlar olsun… ayrılıyor yolumuz.