SANAT

Yalnız senin gezdiğin bahçede açmaz çiçek, bizim diyarımız da bin bir baharı saklar. İstersen bizi kolumuzdan tutarak çek,  düz cadde de dağda gezen ayaklar incinir  . Sen kubbesinde ince bir mozaik ararsın da, gezersin kırk asırlık bir mabedin içini. Duvarda bir sülük yazı görsek bizi sarsar, bize heyecan verir bir parça yeşil çini. Sen raksına dalarken derinden için titrer , beyaz bir kelebeğin çiçekli bir sahnede;  zeybeğin toprağa dağ gibi vuruşu bizim kalbimizi yerinden kımıldatır . Fırtınayı andıran orkestra sesleri, senin içine bir ürperti verir. Istırap çekenlerin acıklı nefesleri, bizde geçer en hazin bir musiki yerine. Sen yabancı bir şehirde bir kadın heykelini anlayan bir gözle süzersin uzun uzun. Biz duyarız en büyük zevkini ruhumuzun, görünce bir köylünün kıvrılmayan belini. Başka sanat bilmeyiz, karşımızda söylenmemiş bir masal gibi Anadolumuz  dururken, Başka sanat bilmeyiz. Arkadaş, biz bu yolda türküler tuttururken, sana uğurlar olsun. Ayrılıyor yolumuz!

Şiiri düz yazıya çevirdiğimizde belli başlı anlatım özelliklerin değiştiğini görürüz. Öncelikle düz yazıda şiire göre akıcılığın azaldığını görürüz. Akıcıkla birlikte inandırıcılık, açıklık, yalınlık ve duruluğunda değiştiğini görürüz.

(Visited 4 times, 1 visits today)