Sadece senin gezdiğin bahçede açmaz çiçek. Bizim memleketimiz de içinde baharları bulundurur. İstersen bizi kolumuzdan tutup çek, dağda dolaşan ayaklar incinir düz caddede. Sen kubbesinde ince bir mozayik isteyerek gezersin kırk asırlık mabedin içini, bizi içine çeker duvardaki sülüs yazı; bizi heyecanlandırır bir parça yeşil çini. Sen çiçekli bir sahnede bir beyaz kelebeğin dansına dalarken için titrer derinden. Bizim de zeybeğin toprağa dağ gibi vuruşu kalbimizi kımıldatır yerinden. Orkestra sesleri senin sinirlerini ürpertirken ıstırap çekenlerin acıklı nefesleri bizde en hazin bir musiki yerine geçer. Sen yabancı bir şehirde anlamış bir şekilde süzersin uzun uzun kadın heykelini, biz köylünün kıvrılmayan belini görünce duyarız ruhumuzun en büyük zevkini. Biz başka sanat bilmeyiz karşımızda Anadolu’muzun sanatları dururken. Başka bir sanat bilmediğimiz için, karşımızda dururken yazılmamış bir destan gibi görünen Anadolu’muza selam duruyoruz. Arkadaş, biz bu yolda türküleri söylerken, sana veda ediyoruz; yollarımız ayrılıyor.
SAN’AT
(Visited 14 times, 1 visits today)