Güzellik herkesin hemfikir olduğu o sıradan kavramlardan biri değildir. Güzelliğin ne olduğuna dair yaklaşımları incelemek felsefenin konusu haline gelmekte ve felsefenin değerler alanında ele alınmasını mümkün kılmaktadır. Doğal olarak eskiden güzellik kavramı günümüzdekinden çok daha farklıydı. Herkesin zevkleri, kültürleri ve bakış açıları farklı olduğu için güzellik kavramını kendinize göre yorumlayabilirdiniz. Bazı kültürlerde artık şişman olarak tanımlanabilecek bir kişi güzel olarak kabul edilirken, bazı kültürlerde de artık sıska olarak adlandırılan bir kişi, güzellik kavramına uyabilirdi.
Sosyal medyanın hayatımıza girmesiyle birlikte insanların büyük bir çoğunluğunun zevkleri ve görüşleri aynı olmaya başladı. Mesajlar, güzellik yarışmaları gibi “güzel” ve “çirkin” aynaların insanlara sunulmasıyla birlikte, insanlar kendi tercihlerinden ve görüşlerinden vazgeçerek bazı bilişsel dayatmalara benzer şekilde düşünceleri benimsemeye başladılar. İşte bununla birlikte sosyal medya, güzellik ve çirkinlik kavramlarını giderek yaygınlaştırıyor, ve yaygınlaştırılan güzellik algısı da herkes tarafından model alınmaya çalışılıyor. Elbette bu durum makyaj, plastik cerrahi ve moda gibi sektörlerin gelişmesine de çok büyük olanak sağlıyor. Çünkü insanlar sosyal ağların yarattığı güzellik algısına tahmin edilenin de ötesinde bir şekilde kapılıyor ve tanıtılan modelleri uygulayarak kendilerini değiştirmek istiyorlar. Google’ın 2017 yılında yaptığı bir araştırmanın sonuçlarına göre, insanlar görünüşlerini değiştirmek için en çok Ocak ayında burun estetiği ve botoks gibi cerrahi işlemlere başvuruyor. Bu hareket insanların yeni bir yıla “yeni benlik” fikriyle başlama arzusunun bir işareti olarak görülebilir.
Sosyal medya bu güzellik algısıyla insanları değişmeye ve monoton görünmeye iterken, bu algıya karşı çıkanları da gayet sert bir dille eleştiriyor. Estetik yaptırmamış ve kendini olduğu gibi seven kişilerin paylaşımları, ‘çok çirkinsin’, ‘suratına bak’, ‘burnun eğri’ gibi yorumlara yol açıyor. Çünkü insanlar sosyal medyada paylaşılan gönderilere ve “güzel” kavramına uygun görünmeli ki eleştirilmesinler. Sosyal ağların güzellikle ilgili konseptine göre sadece belli bir görünüme sahip kişiler beğeniliyor ve eğer siz buna uymuyorsanız o zaman “üzerini değiştir”, “makyaj yap”, “estetik yaptır” gibi yorumlarla karşı karşıya kalıyorsunuz.
Bu tarz yorumlarla her alanda karşı karşıya kalma ihtimaliniz olduğu düşünülürse, yorumları yapan insanları değil de kendimizi değiştirmek daha mantıklı olabilir. Kendimizi sevmeyi öğrenmek çoğumuz için zor bir süreçtir. Bu yolda her insanın kendine has deneyimleri ve yöntemleri olacaktır. Daha iyi ya da daha kötü değil. Hepsi bizim kendi sürecimiz, kendi yolculuğumuz. Bu yolculukta anlamamız gereken en önemli şeylerden biri de sosyal medyanın artık hayatımızda kesin bir yere sahip olduğu ve bireylerden bağımsız çalıştığıdır. Buna karşı mücadele etmek, farkındalık yaratmak, en azından bir adım atmak bizim elimizde. Hepimiz bu güce sahibiz ve değişime önce kendimizden başlamalıyız: sahip olduklarımızı kabul edin ve sevin, mutlu ve gururlu olun.