Seyahat dönüşü o kadar yorgundum ki hiçbir şey yapmamaya kararlıydım. Bir ara yerimden kalktım ve bavulumu boşaltmaya niyetlendim. İşte o anda büyük bir gürültü duydum. Evde tektim ve bu ses beni çok korkutmuştu. Eşyaları bırakıp sesin nerden geldiğini anlamaya çalıştım. Önce mutfağa baktım. Her şey yolunda görünüyordu. Sıra banyo ve tuvalete gelmişti orada da her şey yerindeydi. Salona girdim ve büyük saksılardan birinin kırıldığını gördüm. Bu nasıl mümkün olabilirdi ki… Biraz korku sarmıştı içimi. O an odamda tıkırtılar duydum. Yine korku dolu adımlarla odama yürüdüm. İşte o an gördüm Minnoş Tekir’i. Valizimin içine girmiş debeleniyordu. Beni görünce gelip bacaklarıma sürtündü. Nerden gelmişti bu kedi? Kimindi? Önce ona biraz su verdim. Sonra yiyecek bir şeyler bulmaya çalıştım. Kucaklayıp çıktım evden. Apartmanımızın dairelerini tek tek gezmeye başladım. Meğer bizim minnoş Tekir, Makbule Teyze’nin kedisiymiş. Ara ara böyle çıkıp gezer gelirmiş. Ben eve gelince havalanması için salon camını açınca oradan girivermiş içeri. Makbule Teyze birçok daireye böyle girdiğini, ve herkesle tanıştığını söyledi Minnoş’un. O günden sonra cam her açık olduğunda bizim de bir kedimiz olmaya başladı. Uzun yıllar tüm apartman Makbule Teyze’nin kedisine beraber baktık.