Gökyüzü, uzay ve bilinmezliğe olan o sonsuzluk insanoğlunun her zaman için birinci önceliği olmuştur değil mi? Kimi zaman bilinmezliğe tapmış, kimi zaman korkmuş, kimi zaman da merakla araştırmıştır. Edindiği bilgiler doğrultusunda kim olduğuna karar vermiş, ‘Ben neyim?’ ve ‘Ne için buradayım?’ sorularına bir cevap aramıştır. Peki ya o karanlığa ve bilinmezliğe olan merakın ülke yönetiminde bile söz sahibi olduğunu söylesem? İşte asıl konumuz burada başlıyor.
Tarihin tozlu sayfaları çok büyük liderlere, mucizevi başarılara ve insanlığın geleceğine yol veren o büyük insanlara ev sahipliği yapmakta… Peki tarihin objektifliğinin, toplumların subjektifliğine karşı koyduğu sınırlar bize ne gösteriyor? Bilinmezliğe olan o büyük yolculuk doğrultusunda araştırmalar yapan insanların yaptığı araştırmalar günümüz uzay evlerinin ve bilim tesislerinin oluşmasında büyük rol oynar. Orada yaptıkları araştırmalar toplumun büyük ilgisini çekmiş; kimi zaman dinsiz ve bunun gibi asılsız suçlamalar ile onları yıldırmaya çalışmış,kimi zaman da onlara bir nevi destek olmuş ve merakları doğrultusunda ortaya çıkan söylemlerle araştırmacılara yol göstermişlerdir.
Günümüzde bilim, insanların gözünde matematik, fizik, kimya ve biyoloji gibi dallara ayrılmış gibi gözükse de aslında tek gerçek bilim dalı fiziktir ve diğer dallar fiziğin alt dalıdır. Fizik ise bilinmezliğe olan yolculukta insanlara en büyük desteği göstermiştir. Onlara gerçekleşen olayları tüm gerçekliğiyle anlatmış ve onlara takip etmeleri gereken bir yol göstermiştir. Fiziğin bu sihri sadece normal insanların değil, liderlerin de ilgisini çekmiştir. Gökyüzünün anlamı ve onlara verdiği cevaplar konusunda onlara en büyük yardımı astrologlara başvurmuştur.
Astrologlar ise gökyüzünü ve yıldızların oluşu hakkında onlara bilgi vermiş ve takip etmeleri gereken yol ile ilgili bir rehber olmuştur. Geçmişte liderlerin sahip oldukları büyük başarılara ışık tutan bu astrologlar, günümüzde maalesef saçmalamaktan başka bir işe yaramıyor. Yıldızların gökyüzünde durdukları yerlere çeşitli anlamlar yüklemiş ve bunları burçlar ve yükselenler şeklinde yorumlamışlardır. Kendilerini çok zeki sanan bu insanlar ‘bilim’ yaptıklarını düşünüp kendileri gibi düşük kapasiteli ve duydukları her şeye körü körüne bağlı olan o düşük zekalı insanlara yol göstermiştir. Fakat yaptıkları şeyler atıp tutmak ve söyledikleri yalanlardan haksız kazanç elde etmekten başka bir şey ifade etmiyor. Hava kirliliğinden gökyüzünü göremediğimiz bugünlerde bu kapasitesiz ‘insanların’ yıldızlar hakkında yaptıkları yorumlar, onların iç dünyalarındaki zayıflıkları ve sahip oldukları düşük beyin çapından öteye geçmiyor.
Geçmişte liderlere yol göstermede büyük rol oynayan astrologların günümüzde haksız kazanç elde etmekten öteye geçemediklerini görmek beni hem üzüyor, hem de bu insanlara kazanç sağlayan düşük insanların varlığı ve bu insanların oyunun benim kaderimi etkileyecek olması beni haklı bir hüsrana sürüklüyor. Ama işte Kepler’in de söylediği gibi ‘Astrolojinin etkisine inanmak, her şeyden önce denemeden ileri gelir; bu deneme de öylesine inandırıcıdır ki ancak onu denememiş olanlar yadsıyabilir.’.