Merhaba. Bu senenin ilk yazısında sizlere benim için yoğun duygu değişimi yaşatan bir aktiviteden bahsetmek istiyorum.
Ben ortaokuldayken çoğu okulda yapıldığı gibi bizim okulumuzda da kulüp dersi seçmemiz istendi. O zamanlar çok çekingendim. Kendimden beklemediğim bir davranış sergileyip “tiyatro” kulübüne yazdırdım kendimi. Çok ütopik değil mi? Derse girmeden önce kafamda “Acaba nasıl konuşacaktım? Ya da nasıl rol yapacaktım? Gülmeden durabilecek miydim?” gibi bir sürü ve daha nice soru işareti vardı.
Derse girdiğimde beklenmedik bir durumla karşılaşmadım. Her şey düşündüğüm gibi -benim için olması gerektiği gibi- olmuştu. Tabii ki sustum. Yapım gereği utangaçlığımın üstesinden gelemiyordum. Bütün ders sadece diğerlerini izledim. O kadar çok eğleniyorlardı ki bir an içimden keşke ben de duvarlarımı kırabilsem diye düşünmedim değil. Ders bittiğinde içimde ne olduğunu kestiremediğim bir his oluştu. Farklı bir şey denemenin heyecanı olsa gerek. Her hafta sadece o dersi bekledim ve her geçen gün daha bir ilgili olmaya başladım. Arkadaşlık ilişkilerimde bile değişiklik olmuştu. Daha rahat ifade etmeye başladım kendimi. İnanır mısınız bilmem derslerde çıkıp taklit yapmaya bile başlamıştım. Kendimi başka biriymiş gibi hissetmek hoşuma gidiyordu. Kabuğumdan sıyrılıp kısa bir süreliğine de olsa her şey olabiliyordum. Bu çok özel, tarif edilemez bir duyguydu.
Birkaç ay geçmesine rağmen çoğu şey değişmeye hızla devam ediyordu. Öğretmen derse girdi ve okul için bir oyun hazırlayacağımızdan ve çok fazla vaktimiz olmadığından bahsetti. Bir an kalbim yerinden çıkacak gibi oldu. “Umarım seçilmem” diye iç geçirirken oyuna seçildim “dedikoducu teyze” olarak. Bunu yapabileceğimi sanmıyordum. Her ne kadar duvarlarımı yıkmış olsam da bu çok farklıydı. Sahne, seyirciler, o son alkış, unutma riski… Aklıma geldikçe hala aynı şeyleri hissediyorum.
Çalışmaya başladığımızda içim içime sığmıyordu adeta. Bir deli cesareti işte sıram geldiğinde ezberlediğim şeyleri sıralamaya başladım. Gayet güzel olmuştu aslında. Ne yalan söyleyeyim kendimden beklemiyordum böyle bir şey. Artık tek beklediğim şey oyunun sahneleneceği gündü. Zaten göz açıp kapayıncaya kadar o gün geldi.
Çok büyük bir olay değildi aslında. Okul öğrencilerine sergileyeceğimiz ufak bir oyundu sadece ama bizler aşırı heyecanlıydık. Sırası gelen sahneye çıktı çalıştığımız gibi repliklerini söylediler. Hiçbir problem çıkmadı. Sıra bana geldiğinde yine her şey çok güzel gitti. Kalbim duracak sandım bir an ama fark ettirmedim elimden geldiğince. Oyun bittiğinde sahne arkasına gittik. Perde kapandı ve tekrar sahnede yerimizi aldık. Selam vermek için. Perde açıldığında hepimizin yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. Seyircilerden alkışlar yükseliyordu. O an sevinç, şaşkınlık, gurur, mutluluk gibi duyguları aynı anda taşıyordum içimde. Gerçekten çok gurur vericiydi.
O zamanlardan sonra da tiyatroya olan ilgim arttı zaten.