Eve doğru yürüyüşe başlamadan önce, stres dolu bir günün ardından sahile doğru yöneldim. Adımlarım kumların üzerinde hafif bir ses çıkarırken, rüzgar saçlarımı okşuyor, yüzümü serinletiyordu. Denizin huzur veren manzarası karşımda uzanırken, içimdeki karmaşık duyguları bastırmak için geldiğim bu yerde bile huzursuzlukla doluydum.
Sahilde yürümeye başladığımda, yalnız olmadığımı fark ettim. Uzun bir süredir görmediğim bir arkadaşım da sahildeydi. Sıla. Sıla benim çocukluk arkadaşımdı. Annelerimiz üniversitedeyken arkadaşmış ve biz doğar doğmaz çok yakın olmuşuz. Nerdeyse onunla beraber büyümüştük. O üniversiteyi yurt dışında kazanınca ramız açılmıştı. Bugüne kadar hep neler yaptı diye çok merak etmiştim. Onunla karşılaşmak, günün stresini bir nebze de olsa unutturmama yardımcı oldu. Beraber sahilde yürümeye başladık, eski günleri hatırlayarak sohbet ettik.
Fakat, deniz kenarında yürürken içimde garip bir his belirdi. Bir taş almak için eğildiğimde, hayatla ilgili ani bir tiksinti hissettim. Denizin dalgalarıyla oynayan taş, sanki hayatın zorluklarını simgeliyordu. Bu basit eylem, içimde derin bir düşünce dalgası yarattı.
Sıla, canımın bir şeye sıkıldığını fark ederek beni dinlemeye başladı. Onun desteğiyle, içimdeki karmaşık duyguları anlamaya çalıştım. Belki de hayatın akışına ayak uydurmak yerine, ona meydan okumak gerekiyordu. Belki de sahildeki yürüyüş, benim için sadece bir kaçış değil, aynı zamanda bir başlangıç olabilirdi. Bu verdiği tavsiyeye üzerinde biraz düşünmeye karar verdim.
Deniz kenarında yürürken, içsel yolculuğuma devam ettim. Her adımımda, daha da derinlere doğru ilerliyordum. İçimdeki tiksinti yerini, bir nevi kabullenmeye bıraktı. Belki de hayatın zorluklarıyla yüzleşmek, onları kabullenmek ve üstesinden gelmek, gerçek huzuru bulmamı sağlayacaktı.
Sahilde yürüyüşümüz boyunca, Sıla’nın desteğiyle içsel huzura bir adım daha yaklaştım. Denizin sesi ve rüzgarın dokunuşu, içimdeki sıkıntıları hafifletti. Belki de sahildeki bu yürüyüş, içsel huzuru bulmam için bir rehber olacaktı. Her şeye rağmen, hayatın bize sunduğu güzellikleri görmek ve değerini bilmek, en büyük huzur kaynağı olabilirdi.
Sonunda, sahilden ayrıldığımda içimde bir huzur hissi vardı. Belki de hayatın akışına teslim olmak yerine, ona meydan okumak ve her anı dolu dolu yaşamak gerekiyordu. Sahildeki o yürüyüş, içsel bir dönüşümün başlangıcı olmuştu ve artık hayata karşı daha cesur bir şekilde ilerlemek için hazırdım. Ve bunun farkına varmam için gerekli olan tek şey, benim için en iyisini düşünen, gerçek bir arkadaşmış.