O sabah hava çok güzeldi. Ellerimi ve yüzümü yıkadım, kahvaltımı ettim, kıyafetlerimi giydim ve işe gitmek üzere yola koyuldum. Yola çıktıktan bir süre sonra siyah bir lüks arabanın beni takip ettiğini fark ettim. Onların kim olduğuna dair hiçbir fikrim yoktu. Beni takip ettiklerine emin olmak için birkaç tane dönüş yaptım ve ne yazık ki düşündüğüm şey doğruydu, beni takip ediyorlardı. Durup neden beni takip ettiklerini sormak istiyordum ama bir yandan da korkuyordum. Ben de yoluma devam etmeye karar verdim ama yaptığım dönüşlerden dolayı tenha bir yere gelmiştik. Arkamdaki araba birden yanıma geldi ve bir adam arabamın penceresinden içeri bir şey – herhalde bir gaz bombasıydı-attı ve hatırladığım en son şey buydu…
Gözlerimi açtığımda bana dikkatle bakan, hiç tanıdık gelmeyen bir çift kahverengi gözle karşılaştım. Benim başımda beklemesi için bu adamı odada bırakmışlardı. Bu adamların kim olduğuna, benden ne istediklerine, arabamın nerede olduğuna dair hiçbir fikrim yoktu ve bütün bu soruların cevabını gerçekten çok merak ediyordum. Öncelikle bu adamların kim olduklarını öğrenmeye çalıştım ama adamın ağzını bıçak açmıyordu. Benden ne istediklerini sordum ve ağzından sadece “aşı” kelimesi çıktı. İlk başta pek anlam veremedim çünkü birkaç ay önce ortaya çıkan ve yayılmaya hızla devam eden salgın hastalığa çözüm bulmak amacıyla bir aşı üzerinde çalıştığımı kimseye söylememiştim.
Bir süre sonra içeriye birkaç adam daha girdi ve bir tanesi diğerlerinden daha şık giyimliydi, onun patronları olduğunu düşündüm. Bu adamın anlattıklarından dolayı tahminimin doğru olduğunu anladım, kafamda her şey yavaş yavaş şekilleniyordu. Bu kötü niyetli adamlar, Covid-19 olarak adlandırılan salgın hastalığın engellenmesi amaçlı çalışmaların önüne geçmek istiyorlardı ama benim üzerinde çalıştığım bu aşıyı bu adamlara vermek gibi bir niyetim yoktu. Ne yazık ki bu adamların elindeydim ve onlara aşıyı vermezsem beni bırakmayacaklarına emindim. Bu yüzden onlara aşıyı verdim, yapabileceğim başka bir şey yoktu. Sakın onlara gerçek aşıyı verdiğimi sanmayın, tabii ki onlara sahte bir aşı verdim. Onlar da hemen inandılar ve beni bıraktılar.
Hala o adamların neden benim bu hastalığa karşı bulduğum aşının peşinde olduklarını anlayamıyorum. Neden insanlar birbirlerine zarar versin ki? Diyelim ki başkalarına zarar vermek için bunu yapmaya kalkıştılar, bu hastalık onlara da bulaşabilir. Kısacası yaptıkları kötülükler eninde sonunda onlara da zarar verir. Neyse ki onlara gerçek aşıyı vermedim, kimseye zarar veremediler. Kim bilir onlara gerçek aşıyı verseydim nelere sebep olacaktı? Belki de bu salgın hastalık hızla yayılmaya devam edecekti.