Günümüzde insanlar kendileri ile ilgili bir konu olduğunda gerçeği söylemek ve söylememek arasında kalıyor daha da doğrusu kendilerini olduğundan farklı, değişik göstermeye çalışıyor ve büyük bir çelişkiye düşüyorlar. Kimi insan daha mütevazi davranırken kimi insan da kibirli tavırlar sergiliyor. Bu devirde sürekli kendinden bahseden ve olduğundan daha fazlasını abartılı gösteren kişilere egolu, kendini beğenmiş, kibirli, … deniyor. Bu tanımlamalardan kaçan insanlar ise kendileri ile ilgili bahsetmekten çekinir hatta her şeyi saklar olmuşlar sanki.
Bundan uzun yıllar önce Montaigne; “Kendini olduğundan az göstermek tevazu değil budalalıktır” sözünü demiştir. Mevlana ise bu sözün tam tersine bir düşünce ile düşünerek; “Bu dünyada herkes bir şey olmaya çalışırken sen hiç ol” sözünü demiştir. İnsanların bir kısmı Mevlana gibi düşünürken bir kısmı da Montaigne’e katılmaktadır. Herkesin bakış açısı birbirinden çok farklıdır. Montaigne aslında insanın kendisini olduğundan daha az paha biçmesini kastetmiştir. Mevlana ise insanın kendini olduğundan fazla göstermenin de etik olmadığını söylemek istemiştir.
Bence insan ne olduğunu bilmeli ve gerçekte esas olduğu halini yansıtmalıdır. Doğrusu ile yanlışı ile herkes kendi gibi olmalıdır. Ne kendini ezdirmeli ne de kendini göklere çıkarmalıdır. Her ikisi de budalalıktır. Biri kendine değer vermemek diğeri de kendine çok aşık olmaktadır. Buradaki budalalık insanların ya kendini cezalandırmak ya da ödüllendirmesidir.
Neden cezalandırmak diye soracak olursanız; aslında bazı insanlar kendilerini o kadar beğenmez ve nefret ederler ki mütevazı
davrandığını düşünerek aslında kendilerine ceza verirler. Başarılı olsalar bile kendilerine yakıştırmaz ve başarılarından bahsetmezler. İşte o zaman bu mütevazilik değil budalalık olmaktadır.
Neden ödüllendirmek diye soracak olursanız; bazı insanlar ise her olayı başarı ile sonuçlandıran olduklarını ve her konuda kurtarıcı olduklarını düşünürler. Buradaki ego da bir çeşit budalalıktır.
Aslında bizim nasıl davrandığımız biraz da etrafımızdaki insanlarla şekillenip biçimlenmektedir. İnsanın kendini yansıtması bazen çok da kolay olmamaktadır. Bazen toplumsal etkilerden insanlar ya kendilerini anlatmaktan kaçınır ya da olduğundan farklı anlatırlar.
Kısacası her iki söze de baktığımızda alçak gönüllülük abartılmaktadır. Önemli olan öz güvenli olmak ve olduğumuz gibi davranmaktır. Hepimiz aynı sarayın içinde sırayla geçip gidiyoruz. Birbirimizden daha üstün olma ya da kendini hiçe sayma davasını da anlamak mümkün değil.
Sonuç olarak duruşumuz ve karakterimiz nasılsa o şekilde davranışlarımızı sergilemek en mantıklı ve doğru yol olacaktır. Sadece kendin ol asla başkası olma.