Her zamanki gibi sıkıcı bir gün geçirmiştim. Okulda arkadaşlarımla zaman geçirsem de aklım akşam yapmam gereken ödevlerdeydi. Bu ayın bloğunu da yazmamıştım. Tam ödevlerime başlayacakken arkadaşım aradı ve evlerinin bodrum katında bir saat bulduğunu söyledi. Bunu bana söylemesinin nedenini anlamamıştım. Beni evlerine gidip saati görmem için diğer akşam evlerine çağırdı. Zaman hızlı geçmişti ve arkadaşımın kapısındaydım. Kapıyı çalmamla onun açması bir oldu. Hızla beni kolumdan çekiştirerek bodrumlarına indirdi. Saati görür görmez ağızım açık kaldı. Dışı altın rengindeydi. Analog saat olduğundan saati okuyamıyordum ama çalıştığını anlayabilmiştim. Elime alınca anladım. Bu bir cep saatiydi ama mutlu olduğun zamanı anlıyordu ve o zaman kendiliğinden duruyordu.
O an mutlu olduğumu anlamış olmalı ki durdu. En başta arkadaşımın dediğine inanmamıştım fakat kendi gözlerimle görünce inanmam pek de zor olmadı. Gerçekten olduğu cepteki kişinin mutlu olduğunu anlayınca duruyordu. Arkadaşım saatin benim olmasını istedi. Neden saatin benim olmasını istediğine anlam verememiştim. Biraz düşününce saatin pek kullanışlı olmadığını anladım ve arkadaşımın teklifini kabul ettim. Evlerinde biraz zaman geçirdikten sonra annem beni almaya geldi. Saat için teşekkür ettim ve eve doğru yola çıktım. Saat geç olduğu için ödev yapmadan hemen uyudum. Sabah saati okula götürmeye karar verdim. Okulda arkadaşlarla şakalaşırken saate baktım ve durmuştu. Ama inanamadığım şey arkadaşlarımın da durmuş olmasıydı. Saat sadece kendini değil bütün hayatı durduruyor olmalıydı. Saati tekrar cebime koyduğumda herkes normale döndü ama hala mutluydum. Saat ben mutluyken kendini durduruyordu, ben mutluyken saati elime alırsam bütün hayat duruyordu.
Eve gittiğimde bilgisayarımın karşısına oturup ödevlerimi yapmaya başladım. Türkçe ödevini yaparken aklıma saat geldi. Elime aldığımda normal olarak durmamıştı çünkü ödev yaparken hiç de mutlu değildim. Aklıma bir fikir gelmişti. Kendimi mutlu edecek bir şey bulup saati elime alacaktım, böylece zamanı durdurmuş olacaktım. Ödevimi bitirecektim ve zaman hiç ilerlememiş olacaktı. Kendimi dahi gibi hissetmiştim. Arkadaşımı arayıp bir süre konuştuktan sonra saate baktım ve durmuştu. Hemen arkadaşımla telefon konuşmasını bitirerek saati elime aldım ve ödevlerimin hepsini yapmaya başladım. Beynimi biraz zorlayarak daha işe yarar şeyler bulabilirdim. Yarın okulda basketbol maçı vardı. Aklıma çok sinsi ve mantıklı bir plan gelmişti.
Basketbol maçı başlamıştı. Takıma alındığım için çok mutluydum ve mutlu olduğum için daha da mutluydum. Topu aldığımda hemen saati cebimden çıkardım ve hayatı durdurdum. Beni savunan kişinin ayağını yan basacak şekilde ayarladım ve saati cebime koydum. Çocuk çok kötü bileğini burkmuştu. Durumun bu kadar ciddi olacağını düşünmemiştim. Saatin bu özelliğini kendi çıkarlarım için değil. Dünyanın işine yarayacak şeyler için kullanacaktım.
Saatle neler yapabileceğimi bir kağıda yazıp önemli olandan önemsiz olana giden bir liste yaptım. Her şeyi hazırladığıma göre harekete geçme zamanı gelmişti. İlk işime tam başlayacaktım ki, saati cebimden çıkarırken elimden kayıp yere düştü. Hemen yerden aldım ve çalışıp çalışmadığına baktım. Saat çalışmıyordu. Bütün her şey bununla sonlanmıştı.