Günlerden cumaydı.
Ağaçlardaki pembe ve kırmızı çiçekleri seyretmek en büyük zevkim olmuştu. Çiçekleri seyredip bir taraftan da kitap okumak harikaydı doğrusu. Akşam babam o kadar mutluydu ki neredeyse havalara uçacaktı.
-Evetttt güzel ailem, bugün sizlere çok güzel bir haberim var.
-Ne oldu babacığım, diye sordum.
Annem de “Evet hayatım, ne oldu yerinde duramıyorsun?” diye sordu babama.
Babam: “Tahmin edin bakalım, bu güzel haber ne olabilir?” dedi.
Annem ve ben cevabı bilememiştik. Bunun üzerine babam: “Üç günlüğüne çok güzel bir otele gidiyoruz ve bu yoğunluktan biraz kurtuluyoruz, yarın ilk uçakla Antalya’ya gidiyoruz.”
Annem ve ben bu habere çok sevinmiştik çünkü bu dönem çalışmaktan çok yorulmuştuk, dinlenmeye çok ihtiyacımız vardı.
Gece üçümüz bavullarımızı hazırlamıştık ve erkenden uyumuştuk. Sabah olunca annem beni çağırdı ve hızlıca kahvaltımızı yaptık. Hayalimde ertesi sabah Aqua Park’ta kaydıraklardan kaymak vardı…
Annem bu sırada bavulları kontrol ediyor, eksik bir şey olmamasına gayret ediyordu.
En sonunda evden çıkabilmiş ve havaalanına varmış. Uçağa binmemle heyecandan uyuyakalmam bir olmuştu. Uyandığımda uçak inmişti bile. Hemen bir taksiye binip otele gitmiştik.
Otele varınca hemen 588 numaralı odamıza gitmiştik. Bavullarımızı yerleştirdikten sonra havuza inmiştik. Bütün gün havuzdan çıkmamıştım, o kadar mutluydum ki bütün yıl çalışmanın yorgunluğu gitmişti bile. Akşam otelde konser vardı ve çok fazla dans etmiştik. Gece geç saatlerde odamıza gitmiştik. Üç günümüz böyle geçti. Keşke tatil daha uzun olsaydı ama babamın işi olduğu için en fazla üç gün kalabilmiştik. Neyse ki evimize dönmüştük. Eve gelince annem hemen bavullarımızı boşaltmamızı istedi. Ancak seyahat dönüşü o kadar yorgundum ki hiç bir şey yapamadım. Annem ısrar edince mecburen kendi valizimi boşaltmaya başladım ama tam o anda bir şeyin kayıp olduğunu hissettim. Biraz detaylı bakınca babaannemin bana verdiği bir hediyenin bavulun içinde olmadığını fark ettim. Benim için çok önemli olan hediye yoktu. Çok üzüldüm, telaşlandım ve bayılacak gibi oldum, gözlerim kapanmıştı.
Gözlerimi açınca odamda uyuyakaldığımı anlamıştım. Demek ki bunlar bir rüyaydı. Mutfaktan annemlerin kahvaltı sesleri geliyordu. Hemen yatağımdan kalıp mutfağa gittim ve rüyamı anlatmaya başladım.
Günaydın bile demeden “Anne, baba biliyor musunuz?…”