RÜYA VE GERÇEK NASIL AYIRT EDİLEBİLİR?

Geceleri sürekli aynı rüyayı görüyordum. Sisler içinde bir çocuk, yüzünü tam seçemediğim ama gözlerindeki derinlikten tanıyabileceğimi hissettiğim biri… Her gece bana bir şeyler söylüyor ama uyandığımda hiçbirini hatırlayamıyordum. Sadece hissettiğim o yoğun duygu kalıyordu geriye.

O gün kasabanın en tenha sokağında yürüyordum. Rüzgâr; sonbahar yapraklarını savuruyor, ayaklarımın altında çıtır çıtır eziliyordu. Rüyalarımın etkisinden hâlâ kurtulamamıştım ki köşeyi döndüğüm anda onu karşımda gördüğümde kalbim yerinden çıkacak sandım.

Rüyalardaki çocuk… Buradaydı. Gerçekti!

Donup kaldım. Gözleri rüyalarımda gördüğüm kadar derindi ama yüzü… Şimdi ilk kez net bir şekilde görüyordum. O da bana bakıyordu, sanki beni tanıyormuş gibi. Aniden, çevremizdeki hava değişti. Bir motor sesi duyuldu ve siyah bir araç hızla sokağa daldı. Çocuk hızla yanıma geldi ve bileğimden tuttu.

“Buradan hemen gitmeliyiz!” dedi, sesi acil ama sakindi.

“Ne? Sen kimsin? Neler oluyor?” diye kekeledim ama o beni çekiştirmeye devam etti.

O sırada araçtan siyah takım elbiseli iki adam indi. Silahlarını çıkardılar. Panikledim.

“Koş!” diye bağırdı çocuk ve beni arka sokaklara sürükledi. Bacaklarım titriyordu ama içimde garip bir güven duygusu vardı. Beni tanıyordu, rüyalarımla bir ilgisi vardı ve şimdi peşimizde silahlı adamlar vardı.

Bu bir rüya mıydı? Yoksa çoktan kabusun içine mi düşmüştüm?

Koşarken nefes nefese kaldım. Ayaklarım kaldırım taşlarına takılacak gibi oluyordu ama çocuk elimden sıkı sıkıya tutmuştu. Arkamı dönüp baktığımda adamların hâlâ peşimizde olduğunu gördüm. Çığlık atmak istedim ama sesim çıkmadı.

“Beni nereye götürüyorsun?” diye haykırdım.

“Sadece güven bana!” diye cevap verdi çocuk. O sırada dar bir ara sokağa daldık. Çocuk hızla eski, metal bir kapıyı açıp beni içeri çekti. Kapıyı kapatıp kilitlediğinde ikimiz de nefes almak için bir an durduk.

“Şimdi bana ne olduğunu anlatacaksın!” diye bağırdım. Ellerim titriyordu, kalbim çılgınca çarpıyordu.

Çocuk derin bir nefes aldı. “Adım Berk. Seninle uzun zamandır bağlantılıyım. Rüyalarına giren benim çünkü seni korumak için buradayım. Ben diğer dünyadaki koruyucu meleğinim. O adamlar da seni almak için burada. Seni neden istediklerini bilmiyorum ama tehlikedesin.”

Başım döndü. “Bu saçmalık! Neden ben? Ben sadece sıradan biriyim!”

Berk başını iki yana salladı. “Hayır, sen sıradan değilsin. Sen… çok özelsin. Ve seni ele geçirmelerine izin veremem.”

Kapının dışından ayak sesleri duyuldu. Biri kapıyı zorladı. İçimdeki korku doruğa çıktı. Berk hızla cebinden küçük, metal bir cihaz çıkardı ve ekrana dokundu.

“Ne yapıyorsun?” diye sordum fısıldayarak.

Berk gözlerini bana çevirdi. “Bizi buradan çıkartıyorum ama önce bana güvenmen gerekiyor. Şimdi elimi tut, sıkıca.”

Tereddüt ettim. Ama gözlerindeki samimiyet ve ciddiyet bana başka bir çarem olmadığını hissettirdi. Elini tuttum.

Bir saniye sonra, etrafımızdaki hava dalgalandı. Gözlerimi açtığımda artık o kasabanın sokaklarında değildik. Yepyeni, bilinmez bir dünyanın içine adım atmıştım… Burası resmen araf gibiydi..

(Visited 56.890 times, 1 visits today)