Rüya Değilmiş

Yeni yıl her zaman yılın en güzel zamanlarından biridir. Her yer bembeyaz, herkes uyanık, hep birlikte yeni yıla girmeyi bekleriz. Akrabalar arkadaşlar toplanır hediyeleşiriz. Her sene böyle oldu. Hiç bir zaman ayrı olmadık yeni yıla girerken. Taa ki bu yıl ablam yıl başını arkadaşlarıyla kutlamaya karar verene dek. İlk duyduğumuzda çok üzülmüştük sonuçta yılın bu zamanını hep birlikte kutlardık.

Ablam fikrini değiştirmemeye kararlıydı. Ne olursa olsun arkadaşlarıyla kutlayacaktı. Biz her ne kadar yakınsak da en sonunda kabul etmek durumunda kalmıştık. Ablam sevinçten havalara uçup arkadaşlarına gidebildiğinin haberini verdi.

Yıl başına bir hafta kaldığında son hazırlıklar yapılıyordu. Yemkler, içecekler, hediyeler, süslemeler tamamlanıyordu. Herkes bu sene için çok heyecanlıydı, sonuçta geride uzun bir yıl bırakmıştık. Hepimiz yeni yılı sabırsızlıkla bekliyorduk, ablamın yanımızda olmayacak olması artık pek umurumuzda değildi. Kendi kararını vermişti, bize de saygı duymak kalmıştı.

Yıl başı akşamı her seneki gibi muazzam geçmişti. Yemekler yemiş, oyunlar oynamıştık. Yetişkinler bir süre sonra oturup sohbet etmeye başladı, biz ise senenin son zamanlarını oyun oynayarak geçiriyorduk.

Sonunda hepimizin başladığı an gelmişti. Yeni yıla saniyeler kalmıştı. Tam o anda her yer karardı. Ben ışığı açmak için hemen odadan dışarı çıktım. Işığı geri yaktığımda garip bir değişiklik olduğunu fark ettim. İçeride hala saniyeleri sayıyorlardı. Fakat garip olan şey bu değildi. Ben odadan çıkarken beş saniye kalmasına ragmen şu an on saniye vardı.

İçeri geri girmeye başladım ve bir anda ablamla karşılaştım. Ablam “Hadi geri sayıma geç kalıyosun, nerdeydin sen?” dedi. Ben ablama neden burda olduğunu soramadan içerideydik. İçerisi tamamen farklıydı. Tüm süslemeler, yemekler, tabak çanaklar, içecekler, yıl başı ağacı, hediyeler, kıyafetler. Her şey farklıydı.  Ne olduğunu kavramaya çalışırken geri sayım bitti. Herkes mutluluk çığlıkları atıyordu. Şampanyalar patladı ve hediye açmaya geçtiler. Ben hala yerimde duruyordum. Herkesin olduğu gibi mutlu değildim, korkuyordum. Nasıl bir saniyede her şey değişebilirdi ve nasıl sadece ben aynıydım. Tabii benimde kıyafetim değişmişti ama yaşananların farkında olan bir tek bendim.

Ben bunları düşünürken annem yanımda belirdi. Her zamanki nazik tonuyla “Hediyelerini açmayacak mısın kızım?” diye sordu. Bir anlık korkuyla hemen çocukların yanına gittim ve oturdum, şüphe çekmemek için de hemen hediyelerimş aramaya başladım. Hediyelerimi aramama rağmen bulmaktan korkuyordum. Ne çıkacağını bilemem ki içlerinden. Belki bunların hepsi sadece kötü bir rüyadır. Şimdi uyanacağım, diye düşünsem bile saniyeler geçiyordu. Zamanım azalıyordu. Bir an önce hediyelerimi açmam gerekiyordu. Hediyelerimden birini bulduğum anda açmaya başladım. Eğer bu bir rüyaydıysa uyanacaktım. Belki de bu uyanmamın anahtarıydı. Hediyeyi açtığımda çok güzel bir kalem ve defterler karşılaştım. Hediyemi incelerken gerçekliğe döndüm.

Bu bir rüya değildi. Hala uyanmamıştım. Napıcaktım şimdi, gerçek olmadığını bildiğim bir gerçeklikte mi yaşayacaktım. Belki de bu asıl gerçeklikti, aklım bana oyunlar oynuyordu…

Gözlerimi açtığımda başımda annemi gördüm, gözlerimi açtığımı gördüğü anda bağırmaya başladı “Doktor uyandı, kızım uyandı!”…

(Visited 67 times, 1 visits today)