Bazen duygularımızı anlatmaya yalnızca kelimeler yetmez daha fazlası gerekir. Müzik de hayatımıza
tam bu noktada girer. Ezgilerin, kelimelerin, ritimlerin, notaların havada karışarak kısıtlamalar
içerisine girmeden oluşturduğu; insan ruhunu ve psikolojisini büyük oranda etkileyen hatta yalnızca
psikolojiyle kalmayıp fizyolojimizi de etkileyen ses öbeğidir.
Empati yapmak çok zordur ama müzik öyle bir şeydir ki insan dinlediği müzikle resmen bestecinin
zihninde olup biteni hisseder. Tıpkı matematik gibidir; nasıl matematikte sadece 10 rakamla sonsuz
sayı oluşturuluyorsa, müzikte de 7 notayla sonsuz melodi yaratılabilir.
Müzik hem çok sofistikte hem de çok basit anlaşılan bir şeydir daha doğrusu duygularımızı en iyi ele
alan bu nedenle de içimizde olan belli başlı hislerin bazı sesler yardımıyla karmaşık bir şekilde dışa
vurulmasıdır. Müzik, içinde kaybolduğumuz fakat o kayboluşta da kendimizi bulduğumuz bir sanat
dalıdır.
Bilindiği üzere renklerin insan sinir sistemi ve karar mekanizmasında etkili olduğu bilimsel olarak
kanıtlanmıştır. Aynı şekilde dinlenen müziğin türü de psikolojimizi büyük ölçüde etkiler, ne de olsa
müzik de beyin gibi komplike bir şey olduğu için beynin fonksiyonlarını uyararak bazı problemlere
çözüm üretebiliyor kısacası çivi çiviyi söker mantığı…
‘Müzik, insanları her zaman kilise müziği olarak ritüele, halk müziği olarak dansa yönlendirir.’ demiş
Goethe, çok da doğru söylemiş; müziğin farklılaşmasıyla insanların eğilimleri ve bakış açıları
değişebiliyor. Müziğin farklı duygular çağrıştıran tempo, ezgi, armoni, artikülasyon, perde, aralıklar,
mikro entonasyon, aksanlar, ses yeğinliği gibi birçok içeriğinin olmasıyla ve elbette geleneklere göre
bunların kendi içlerinde uyarlanmasıyla oluşan müzik türleri de beyne tesir ederek algılama
biçimimizde farklılıklara yol açar.
İnsanların müzik dinleme tercihlerinin neye göre değiştiği bellidir; eğitim, yaş, ruh hali gibi faktörler
tercihlerimizi değiştirir. Peki bu tercihlerimiz bizi nasıl değiştirir?
Müzik bilişsel performansımızı geliştirebilir. Yapılan araştırmalara göre daha sakinleştirici ve iyimser
müziklerin beyindeki işlem hızını güçlendirdiği söyleniyor, günümüzle bağdaştırarak örnek verecek
olursam klasik müzik türünün bir işle meşgulken özellikle derslerle ilgilenirken dinlenmesinin
faydasının çok büyük olduğunu söyleyebilirim.
Farklı bir araştırmada altı şarkıdan oluşan bir çalma listesi eşliğinde 25 dakika boyunca bisiklet
çalışması yaptılar. Araştırmacılar, tempoyu yükseltmenin, pedal çevirme hızı ve uygulanan güç
açısından daha yüksek performansa yol açtığını keşfettiler. Tersine, müziğin temposunu yavaşlatmak,
tüm bu verilerin azalmasına yol açtı. İlginç bir şekilde katılımcılar, müziğin temposunun artmasıyla
birlikte hem kendi tempolarını da yükseltiyor hem de müzikten daha fazla keyif alıyorlardı.
Pop müzik ise mutluluklara, acılara, laf sokmalara, ümitsizliğe, umutsuzluğa, hayallere her şeye yer
verir. Bu yüzden de dinleyicisi çoktur, herkes pop müziğin içinde kendinden parçalar bulabilir.
Genellikle insana enerji katan pop müziğin depresyonu da azalttığı söylenmektedir.
Rock müzik popüler olanın aksine sadece kendini keşfedenlerin ve ruhunu yansıtanların müziğidir. O
yüzden her zaman farklılığını ortaya koymuştur; bazılarına sadece gürültü kirliliğinden ibaret gelse de
aslında bir haykırış, bir isyandır rock müzik. Bu nedenle insanın içinde biriken duygularını,
söyleyemediği cümleleri rahatça dışa aktararak üzerlerindeki yükün hafiflemesini sağlar.
Heavy metal dinleyenlerin sert, kaba ve intihara meyilli olduğu düşünülüyor ve bir türlü bu
basmakalıp fikirlerden uzaklaşılmıyor. Bir çalışma heavy metal hayranlarının nazik ve duyarlı insanlar
olduklarını kanıtladı. Fakat Heavy metal müzik türünün olumsuz etkilerinin de olabileceği
kanıtlanmıştır.
Müzik türleri psikolojimizi ve düşünme şeklimizi değiştirip geliştirebilirken aynı zamanda bunalım
haline de sokabilir. Bu nedenle ruh halimize göre dinleyeceğimiz müzik türlerini özenle seçmeliyiz.
Zihnimize farklı olanaklar sunarak onu geliştirmeli, kontrolünü kaybettiği anlarda bile pişman
olacağımız davranışlarda bulunmamıza yol açmasını engellemeliyiz.