Ruhun Yıldız Haritası

Gökyüzüne bakarken yıldızların sıradan bir şekilde yer değiştirdiğini fark ettim. Önce bu durumu gözlerimle onaylayamadım; gözlerim her defasında eski düzeni arıyordu ancak gece boyunca şekil değiştiren bir gökyüzü vardı artık. Birkaç dakika içinde fark ettim ki  her yıldız bir insanın ruhunun yansımasıydı ve bu değişim, dünyada bir şeylerin farklılaştığının bir yolculuğun başladığının işaretiydi. Yıldızım, gökyüzünde beni çağıran bir ışık gibi parlıyordu. Onun etrafındaki yıldızlar birer nokta değil, sanki bir harita oluşturuyordu. Bu harita; içimdeki arzuları, korkuları, geçmişimi ve geleceğimi yansıtan bir bütünlük taşıyordu. Yıldızım bana doğru kaydı ve ben de hemen peşinden gitmek istedim.

Kendimi birden bir ormanın ortasında buldum. Ağaçların dalları arasında ince ince süzülen ay ışığı  sanki bir zamanın izlerini taşıyan bir yol gösterici gibiydi. Yıldızım, gökyüzünde bana doğru yön veren bir işaret gibi parlıyordu. Hemen peşinden gitmeye başladım, her adımda ruhumun derinliklerine daha da yaklaşıyordum. Ormanın içinde yürürken eski bir kapı belirdi karşımda. Kapı, hayal ettiğimden çok farklıydı; ne eski bir taş kapıydı ne de demirden yapılmış bir engel. Sanki düşüncelerimden, bilinçaltımdan bir parça, gözlerimin önünde şekillenmişti. Kapıyı açtığımda bir nehir gördüm. Su, bazen derinleşip bazen sığlaşıyor, berrak bir şekilde yüzeyine yansıyan gökyüzü, bana yaşamımın gizemli yönlerini hatırlatıyordu. Nehir boyunca ilerlerken, önümde farklı figürler belirdi. Her biri, geçmişimdeki önemli bir anı simgeliyordu. Biri, küçük bir çocuğun neşeyle koştuğu bir anı; diğeri, bir kaybın ardından duyduğum o derin sessizliği yansıtan bir gölgeydi. Yıldızım bana, bu figürlerin her birinin, ruhumun derinliklerinde yaşadığım duygularla bağlantılı olduğunu gösterdi. Her birini selamladım  çünkü her biri bana bir şey öğretiyordu.

Nehir sona erdiğinde, karşıma büyük bir dağ çıktı. Dağın zirvesi bulutlarla kaplıydı ve oraya tırmanmak bana hem bir mücadele hem de bir keşif vadediyordu. Yıldızım, zirveye doğru yöneldi. O anda, ruhumun içindeki tüm korkuların, endişelerin ve belirsizliklerin dağın eteğinde kaybolduğunu hissettim. Her adımda daha güçlü hissediyor, daha fazla aydınlanıyordum. Dağın zirvesine vardığımda, gökyüzü birden değişti. Yıldızım, en parlak haliyle bana doğru parlıyordu. Her şey netleşmişti; içimdeki tüm soruların cevapları, şimdi bana birer hediye gibi sunuluyordu. Bu macera  sadece dışarıdaki dünyayı keşfetmek değil, aynı zamanda kendimi anlamak ve içimdeki gücü bulmak için bir yolculuktu.

Gökyüzündeki yıldızlar yeniden eski yerlerine yerleştiğinde, ben de yavaşça geri dönmeye başladım. Artık biliyordum ki  hayat bir harita gibi şekillenir ve her insanın içindeki yıldız, ona hayatının yolculuğunda rehberlik eder. Yıldızım benden hiç ayrılmadan, bana doğru parlamaya devam etti.

(Visited 1 times, 1 visits today)