Ruhumun Sessiz Çığlığı

Yatağımdan kalktım, sırtım, belim vücudumun heryeri sızlıyordu, beni yeniden yatağa girmeme teşvik ediyor gibiydi. Hava her zamanki gibi kapalıydı, güneşin varlığından iz yoktu. Mutfağa doğru yönelirken aklımdan yine bir sıkıcı gün olacak diye geçirdim. Kahve makinesi açıp kendime bir kahve yaptım. Tadı bomboştu, sonuçta her günün sabahı içtiğim aynı kahveydi. Düşüncelere dalmışken kapı çaldı, irkildim. Girişe doğru yürüdüm, kapıyı açtım. Gazete dağıtımı yapılmıştı, okumanın çokta bir anlamı yoktu, her günkü aynı olaylardı sonuçta. Geri mutfağa gideyim derken gözüm girişteki ısıtıcıya ilişti, su akıtıyordu. bu ilk bozuluşu değildi sonuçta. Yaptıracak param yoktu, sonuçta yeterli rağbet görmeyen bir piyanisttim.

Hayattan zevk almıyordum artık, arkadaşlarım yoktu. Tek başıma bu evde oturuyordum. Salona doğru yürümeye başladım, televizyon izlemenin kafamı dağıtacağını düşünüyordum, ta ki televizyonun bozuk olduğunu hatırlayana kadar. Yine onu yaptıracak param da yoktu. Günümüz dünyasında müzisyenler rağbet görmüyordu artık, ben de aynı durumdaydım. Çocukluk ve gençlik yıllarımı piyanoya adamış olmak bir hataydı. Şimdi geldiğim durum bunu açıklıyordu. Günü gününe aç kalıyordum sonuçta ailemin gönderdiği para anca kira ve faturaya yetiyordu. Kendimi bir hayalkırıklığı olarak görüyodum, 25 yaşında biri olarak hâlâ ailemin maddi desteğine muhtaçtım. Ne kadar bu şekilde düşünsemde piyanonun kalbimde ayrı bir yeri vardı. İçimdeki duyguları dışa yansıtmama yardımcı oluyordu. Piyanomu arkadaşım olarak görüyordum, içimdekileri besteleyerek anlatıyordum adeta.

Bugün ay sonuydu, kira ödeme günüydü ve benim yeterli param yoktu. Her zamanki gibi ev sahibiyle günü uzatma konusunda pazarlık yapacaktım. Aniden kapı çaldı, bu kiracı olmalıydı. Girişe doğru giderken bu sefer nasıl bir bahane uydursam diye düşündüm. Kapıyı açtım, düşündüğü gibi gelen ev sahibiydi. Yüzündeki ifade yine ödeyemeyeceğimi biliyor gibiydi. Tam lafa başlayacakken ev sahibi “Artık bana kirayı eksik ve geç vermenden bıktım, yeni biriyle anlaştım, evden çıkmak için 3 günün var, pazartesi sabahı seni bu evde görmek istemiyorum.” diyip gitti. Aklımda binbir soru ve endişe vardı. Nerede kalacaktım? Ne yapabilirdim ki? Üç kuruşu olmayan bir piyanisttim ben. Ailemden daha fazla borç alamazdım, yüzsüzlük olurdu. Üzgün bir şekilde piyanomun başında geçtim, aklım ellerimi piyanoda oynatıyordu adeta. İçimi her zaman olduğu gibi piyanoya döktüm. En azından piyano beni dinliyordu. Bir yorgunluk çökmüştü, piyanoya dayanıp uyuya kalmışım.

Sabah yeni ev aramaya gittim, ev kiraları çok pahalıydı. Aklıma bir fikir geldi, piyanomu satıp az da olsa geçinebilirdim. Piyanomla ne kadar da özel bir bağım olsada yapacak başka bir şey yoktu, satmazsam açlıktan sokakta ölecektim. Eski müzik aletleri satan bir dükkana girip bilgi aldım, bir iki saate piyanom satılmıştı. Umarım yeni evinde de güzel bir bağ kurulurdu.

(Visited 20 times, 1 visits today)