Unutmak acıyı hafifletir, günü ve hatta hayatı bile katlanır kılar! Ülkede kaos bizlerin huzursuzluğundan çıkar aslında. Keşke beynimiz de tıpkı bir bilgisayar gibi olsa. Arada bir açıp temizlesek ve her şeyi unutsak. Bazen geçmişi temizlemek gerekiyor. Yapılan hataları affetmek, yaşantıya adapte olmak ve hatalardan ders çıkartıp hayata bunları uyarlamak. Bazen de ‘’Unutmamalıyım!’’ dediğimiz her şey birden silinir. Tıpkı bilgisayarda yanlışlıkla silinen dosyalar gibi. Keşkeler yerine hayatımızı iyi ki’ler ile doldurmak mı? Geçişin bilinciyle geleceğe ilerlemek mi?
Geçmiş dediğimiz ‘’Girdap’’ kendisinden ne kadar kaçsak da bizi içine çekmeyi her zaman başarır. Ne kadar unutmak istesek de ters komut ile hiçbir şeyi unutamayız. Aslında doğru olan da budur. Geçmişte yaşananlar ile geleceğe ilerlemek. Kimi zaman bazı kötü anılar unutulur ama geriye kalan ‘’Pişmanlık’’, ‘’Öfke’’ ya da ‘’Kin’’ gibi duygular kalır. Oysa, geçmişimizin bugünümüzü nasıl etkilediği ve nasıl ayakta tuttuğu önemlidir. Anılarımızın bizlerde bırakmış olduğu derin duygular bugün hayata hangi pencereden baktığımızı inşa eder aslında.
Unutmaya çabaladığımız her anı bize geri gelir. Geçmişten tanıdık gelen bir ses, bir fotoğraf ya da bir eşya dahi olabilir. Belki de yıllar sonra gelen bu minik ama anlamca büyük olan ipuçları, geçmişimiz ile tekrar yüzleşmemize sebebiyet verir. Hatırlamak istemediklerimiz aniden gözümüzde canlanır.
Mazinin beynimizde ve kalbimizde bıraktığı izler ya da boşluklar ister iyi, ister kötü, acı ya da tatlı duygular, hiç fark etmez. Ne olursa olsun bizim geçmişimiz olarak kalır. Geçmişte ne yaşanırsa yaşansın, endişelendiğimiz şeyler yarın olacakları değiştirmeyecek. Hataları kabul edemeyip unutmaya çalışmak iyi bir savunma aracı değildir. Her şeye rağmen yapıcı ve olumlu düşünmek, hayattaki tutumumuza kolayca yansır. Güzel şeyler düşünmeliyiz. Tıpkı Miguel Hernandez’in bir şiirinde dediği gibi ‘’Her şey gelir gider ama biz devam etmeliyiz.’’ Geçmiştin üstesinden gelebilmek aslında bir olgunlaşma yoludur.
Bizler de sıvı maddeler gibi olmalıyız geçmişimize karşı. Bulunduğumuz kabın şekline bürünmeli ve maziden bir şeyler almaya çalışmalıyız. Geçmişi, savunmasız bir şekilde silmeye uğraşmak yerine, bugünü yeniden çizmek en yararlı çözümdür. Geçmişte yaşanılanları bir an önce beynimizden silmeye çalışmak aslında bütün bünyeye zarar verir. Tıpkı bilgisayarlarımıza zorla silmeye çalıştığımız ve asla silinmeyen o anlamsız dosyalar gibi.
Maziyi unutmak çok yorucu ve zordur. Şimdi geçmişten ders çıkarmak zorlayıcı gelir ama sonrasında daha güzel anılar için beynimizde ve kalbimizde temiz yerler açmış oluruz. Bütün duygular bize ait. Ne düşünürsek onu yaşarız, ne yaşarsak onu hissederiz. Geçmiş ve gelecek arasında yaşanan her şey aslında bir ‘’Ruh Göçü’’ olur. Eğer geçmişin üstünü örtmeye çalışır ve unutursak yapılan hataları tekrar etme şansımız çok daha yüksektir. Eğer geçmişe dönüp bakmaktan bugün korkar kaçarsak, beynimizin içi ömür boyu dolu kalır. Bu yüzden kalbimize sığdırmak istediğimiz hiçbir şey ne kalbimize ne de beynimize sığar.
‘’Geçmişi hatırlamayanların yazgılarında geçmişi tekrar etmek vardır.’’ diyen George Santayana ifade ettiği bu cümlede aslında tam bize gerekli olan şeyleri belirtmiştir. Geçmiş, bize zaten şimdiyi verir. Şu an yaşadığımız ve yüzleştiğimiz tonca sorun geçmişle mi ilgili? Yoksa geçmişi örtemeye çalıştığımız şimdiyle mi ilgili?