Romanın İçinde

“Aklıma açıkçası hiçbir fikir gelmiyordu. O yüzden sadece yazmaya başlayayım belki bir şeyler oluşur diye düşünerek klavyemin tuşlarına basmaya başladım.  Zorunlu olduğum bir şeyi yapmak bana hep çok zor gelmiştir. Ama işte burada oturuyorum ve yazıyorum bile. Genelde insanlar bu dizeleri yazarlarsa hep abarttıklarını veya şov için yazdıklarını düşünürdüm ama şu anda ben cidden ne yazacağını bilmeyen ve gelişigüzel yazan birisiydim. Bu daha önce bana olmamıştı. Galiba insanların çok bahsettiği ilham perisi denilen şey benden gitmişti. Gelen mesajla kendime geldim ve yazmaya devam ettim. Çünkü son satırımın üstünden yirmi üç dakika geçmişti bile. Zamanım kısıtlı ama beynimde en ufak bir fikir yok. Mesaj asistanımdan gelmişti. Yazacağım şey artık ne ise bir aydır yazmadığımı ve son güne bıraktığımı o yüzden ajansın bugüne istediğini kızgın bir şekilde mesajında net bir şekilde iletmişti. Tamam biliyorum zaten bu yüzden burada dışarıya çıkmak varken tıkılıp kaldım ve bir şeyler saçmalıyorum.

            Yine yarım saat geçti son satırı yazalı… Galiba bitmeyecek. Ve akşam oldu. Bu satırları bu kadar saat arayla yazmak şaka gibi.  Bunun benim başıma geldiğine inanamıyorum. İnsanlara nasıl açıklama yapacağız? Ne diyeceğiz tam olarak? Bu yılda çıkacağına dair söz verdiğimiz eser çıkamıyor çünkü yazarımız son güne bıraktı bu yüzden aklına hiçbir şey gelmiyor mu diyeceğiz? İşte o zaman kariyerim biter. Biraz sakin olayım, gideyim kendime bir fincan çay koyup da geleyim. Geldim. Yavaşça çayımı yudumlarken aklıma yeni fikirlerin gelmesini bekliyordum. Günlük hayatımız da kitaplar gibi olsa çok komik olmaz mıydı? “Başına ne geleceğinden habersiz yazar sakince çayını yudumluyor ve yazısına devam ediyordu ama çıkan patırtı sadece olayların başlangıcıydı.”   Bu satırın üstünden bir saat daha geçti ve ben bunları yazarken bir patırtı çıktı. Korkmadığımı söyleyemeyeceğim. Gidip kontrol ettiğimde hiçbir şey bulamadım. Belki de uykusuzluğun verdiği bir sarhoşluktan test etmek için tekrar yazmaya başladım ve sıradaki yazdığım şey “ Yazarımızın kapısına gizli birinden çiçekler geldi.” oldu. Bir dakika sonra gerçekten kapımda kışın ortasında taze kır çiçeklerinden oluşan bir buket belirdi. Aklımı yitireceğim. Ya şizofrenim ya da çayımın içinde bir şey vardı. Her ne olursa olsun bunu kullanmalıydım. Acıkmıştım ve yemek yapmaya halim yoktu. Ne istediğimi de tam olarak bilemiyordum açıkçası. O yüzden yeni bir şey denemek istedim. “ Yazarımız sağlıklı ama salata türü olmayan bir gece atıştırmasını mutfağında buluyor.” Mutfağa koştum ve gerçekten de oradaydı. Ve gerçeği söylemek gerekirse oldukça lezzetliydi. Artık gerçek amacım iççin kullanabilirdim. “ Yazarımızın aklına bir sürü fikir geldi ve yazması gereken yazıyı bitirdi.” Bekliyorum, bekliyorum… 2 dakika oldu ama hala bir şey yok. O kadar mı umutsuz vakayım?”

 

            -İşte burada ilk taslak. Ajansa söyle artık beni rahat bıraksınlar.

            -Gayet güzel olmuş. Tamam bu taslak onları bir süre oyalar. Hikayenin başında beni sinirli şekilde anlatarak yer vermen ne kadar da hoş (!)

            -Her zaman…

(Visited 16 times, 1 visits today)