Renkli Psikoloji

Günümüzde artan yoğun iş temposunun insanlara kazandırdığı pek de hoş olmayan bir hediyesi vardır: bir türlü tedavi edilemeyen psikolojik rahatsızlıklar. Saatlerce koşturarak çalışıp sonrasında günlük hayatlarına ayak uydurmaya çalışan çağımız insanlarının dinlenmeye ne yazık ki vakti olmuyor. Oturup kendi iç seslerini dinlemeye zaman ayıramadıkları için aslında kendi ihtiyaçlarını tam tamına karşılayamıyorlar. Devam eden bu kısır döngüde biriken ihtiyaçlar bir süre sonra vücudun rahatsızlanmasına ve beynin kendini bırakmasına sebep oluyor. Peki, vücudun verdiği bu arızayı nasıl çözmek gerek?

Fazlasıyla gelişmiş bir teknolojinin içinde süregelen hayatımızın her tarafına entegre olmuş dijital uygulamalar elbette psikoloji alanında da kendini göstermiştir. İnsan psikolojisini araştırmada beyin ve sinirlerle ilgili konularda fazlasıyla yardımı dokunan teknoloji renklerin de nöropsikiyatri uzmanlarına sinir sistemini etkilediğini göstermiştir. Evrensel olarak daha öncesinde de renklerin gücüne inanıldığını gözlemleyebiliriz. Hatta Osmanlı döneminde akıl hastanelerinde tedavi olarak ilaçlar yerine çoğunlukla renkler ve müzik kullanılarak hastaların iyileştirildiğini belirten kaynaklar vardır. Bu da bilimsel kanıtlar olmadan bile renklerin etkisini güçlü bir şekilde öne çıkardığının kanıtıdır.

Gelelim eskilerden beri günümüze kadar gelişerek gelen renk tedavisine. Kromoterapi adı verilen yöntem ile psikolojik rahatsızlığa sebep olan fiziksel ve psikolojik etkenleri hafifletmek için kullanılır. Öncesinde bireyin kişisel probleminin ne olduğu psikologlar tarafından tespit edilir ve sonrasında psikiyatristler tarafından belirlenen rahatsızlığa uygun spektrumdan renkler seçilir. Örneğin yorgun ve bunalımda olan kişiler kırmızı ışınlar aracılığıyla canlandırılmaya çalışılır veya depresyon, ağrı gibi durumlarda mavi ışınlar ile sorunlar giderilmeye çalışılır. Ancak kanıtlar olmadan günlük hayattan da çıkarımlar yapabiliriz. Her gün sadece siyah ya da koyu renkler tercih eden kişilerin enerjilerinin düşük olduğunu ve bu yüzden depresyona diğer insanlara göre daha eğilimli olduklarını görebiliriz. Rengarenk giyinen bireylerin ise gün içinde fazlasıyla neşeli olduğunu ve etraflarına mutluluk saçtıklarını görürken nötr yani beyaz, krem gibi tonlar seçen insanların günlük hayatlarında nötr yani sakin ve uyumlu olduklarını görebiliriz.

Kısacası, psikolojik tedaviler için bir sürü geliştirilmiş ilaçlar olsa da ve hastaları bu ilaçlarla tedavi etmeye çalışsalar da artış göstermeye devam eden vaka sayıları yüzünden dünya genelinde atalarımızın kullandığı geleneksel yöntemlere geçiş yapılmaya başlanmış ve faydaları fazlasıyla görülmüştür. Her şeyin bakış açısı olduğunu kanıtlayan renkler aslında ruhumuzun yoğun tempolu hayatımızda bir harita olduğunun göstergesidir. Bu yüzden biz insanlar olarak çoğu canlı varlıktan daha detaylı bir şekilde renkleri seçebiliriz.

(Visited 5 times, 1 visits today)