Renkli Kapılar

9 ay boyunca her gün ders çalışmak ve haftanın 5 günü okulda ders çalışmak çok zor değil mi? Gerçekten çok yorgunum. 24 yaşındayım ve üniversite son yılımı bitirmek üzereyim. Bu 17 yıllık eğitim hayatımda en zor yılımı geçirdim ve artık eğitim hayatım sona eriyor, güzel bir gelecek için yıllarca tüm hayatımı adadığım bu zorlu süreç sona ermek üzere. Güzel bir tatili hak ettiğimi düşünüyorum ama yıllardır okumaktan tatile gidecek vaktim olmadığı için ne yapacağım hakkında hiçbir fikrim yok.

Okulumun bitmesine 2 hafta kala duyduklarım beni üzüyor, tüm arkadaşlarım bana aileleriyle tatil planlarını anlatıyor ve ben de okul için ailemi bırakıp Ankara’ya geldim. Yalnız yaşadığım için tatilde ne yapacağımı planlamak ayrı bir zorluk. Tam bu düşüncelere dalmışken okula geç kaldığımı fark edip gitmek için yola koyuldum.

Her sabah okula gitmek için aynı yoldan geçiyordum ama bu sabah her şey farklıydı. Gözlerimin önünde birdenbire beliren parlak, altın rengi bir kapı, beni başka bir dünyaya davet ediyordu. O kapıyla beraber 3 farklı kapı daha gördüm. Renkleri altın rengi, pembe, yeşil ve mor olmak üzere 4 farklı kapı. Bu kapıları görünce çok şaşırdım çünkü her gün bu yoldan geçerdim ve bu kapıları daha önce görmediğim için kendimi aptal gibi hissettim ve sırayla tüm kapıları açmaya karar verdim…

 

 

 

 

 

İlk gördüğüm kapı olan altın rengi kapıyı açtığımda bir tren gördüm, üzerinde Balkan turu yazıyordu. Sanırım insanlar yeni bir ülke görmek, yeni bir kültür görmek, yeni yemekler tatmak, yeni insanlarla tanışmak ve en önemlisi kendilerine yeni bakış açıları kazandırmak için trenle Balkanlar turuna çıkıyorlardı. Çok ilgimi çekti çünkü ben de yeni bir ülke görmeyi seviyorum. Tarih derslerimde Balkan ülkeleri hakkında çok şey duymuştum. Bu tur Yunan Adaları’nı ziyaret etmek de varsa bende katılmak isterim!

Sonra pembe kapıyı açmaya karar verdim. Bu kapıyı açtığımda beni ilk karşılayan ailesiyle birlikte Türkiye’nin Ege bölgesini gezen bir aile oldu. Bu ailenin arabalarında yüksek sesli bir müzik eşliğinde tatilin tadını çıkardığını görmek beni biraz üzdü. Kıskanıyorum diyebilirim. Gerçi ailemi ikna etsem ve ailemle birlikte Ege’yi gezebilsek hiç de fena olmazdı!

Üçüncü kapıyı, yeşil kapıyı açtığımda, gördüklerim beni çok etkiledi. Yıllardır kuzenlerini, büyükannesini, amcasını ve akrabalarını görmeyen küçük kız, memleketine gitmiş ve ailesiyle konuşuyordu.  Ailemle buluşma zamanının geldiğini düşündüm çünkü bugün onları ne kadar özlediğimi bir kez daha fark ettim.

Mor kapıyı, son kapıyı açtığımda, ders çalışan bir kız gördüm. Sanırım sınavlarına hazırlanıyordu ve oldukça başarılı bir öğrenciye benziyordu. Kendini geliştirmek için çalışıyor ve tüm derslerini tekrar ediyor, kitap okuma alışkanlığı edinmeye çalışıyor ve geride kaldığı derslerini geliştirmeye çalışıyordu. Azmine hayran kaldım, insanlar gerçekten denediklerinde her şeyi başarabilirler.

Ben ise en güzel seçenek olan altın rengi kapıdan içeri girip güzel bir tatil geçirmeye karar verdim.

Kedimin miyavlamasıyla uyandığımda her şeyin bir rüya olduğunu anladım. Bir an olsun hayallerimin gerçekleştiğini düşünmek bana iyi gelmişti, ama uyandığımda geçirdiğim hayal kırıklığı beni üzmedi değil.

 

(Visited 5 times, 1 visits today)