Polis bürosunda çalışan dedektif Vendar Harv, ortağı Credy Biory’e doğru ilerliyordu. Elinde yeni aldığı sıcak kahvesi vardı. Ortağı, onu gördüğüne mutlu olmuş gibiydi.
“Hey… Vendo. Bu sabah keyfin yerinde olmalı.”
Gün doğalı daha 3 saat olmuştu. Harv, elindeki kahveden bir yudum aldı.
“Sayılır. Aslında bakarsan, bugün güzel bir gün. Şimdiye kadar bir cinayet işlenmemesi bile iyiye işaret.”
“Aynen öyle. Diyorum ki… Bugün, öğle yemeği için güzel bir kumpir yemeye gidelim. “
“İyi bir fikir. Ardından da Derwil olayına tekrar bakarız.”
Biory yüzünü buruşturdu. Kafasında olan şapkasını çıkarıp eline aldı. Saçları uzundu.
“Dostum, Derwil olmaz. Bu olayı 3 haftadır araştırıyoruz ama hala bir sonuç çıkmadı. Bu işin sonu yok, ortak.”
“Biliyorum, ama…”
Arkadaki merdivenlerin yukarısından bir bayan sesi geldi.
“Dedektif Harv! Dedektif Biory!”
İkisi de bunun ne anlama geldiğini biliyordu. Harv, kahvesinden bir yudum daha alarak ortağıyla birlikte merdivenlerden yukarı çıktılar. Yüzbaşı Sarah Wilson’ın odasına girdiler. Odada Harv, kahvesini yudumlamaya devam etti. Bu sırada da Wilson, önlerine bir dosya attı. Dosyanın başında 15 yaşındaki bir kızın resmi vardı.
“Rachel Hope. 16 yaşında. Elindeki kanlı bıçakla olay yerinde bulundu. İfadesi alınmadı. Sorgu odasında sizi bekliyor.”
Harv, hiçbir şey olmamış gibi kahvesini yudumlamaya devam ediyordu. Fakat bu, Biory’nin ilgisini çekmişti.
“Kurban kim?”
Wilson başka bir dosya daha attı. Bu dosyada da 45 yaşlarında bir erkek vardı. Zengin olduğu, görünüşünden belliydi.
“Xander Roth.”
“Bir saniye, ne? Xander Roth, şehrin en zengin insanlarından birisi. Bu davayı bize mi veriyorsun? Kesinlikle olmaz!”
Harv, bitirdiği kahvesini çöp kutusuna fırlattı. Ardından dosyaları aldı.
“Bu iş bizde yüzbaşı. Gel, Biory.”
Harv, yüzbaşının odasından çıkarak sorgu odasına doğru ilerlemeye başladı. Biory biraz şaşırmıştı ama ardından o da koşmaya başladı ve ortağına yetişti.
“Ne yaptığını sanıyorsun? Bu iş bizi aşar, ortak.”
“Bu kızı tanıyorum.”
Biory daha da şaşırmıştı. Daha fazla konuşmamayı seçti. Şapkasını taktı ve birlikte sorgu odasına girdiler.
Sorgu odasına girdiklerinde, elleri kelepçeyle bağlanmış, mor saçlı bir kızla karşılaştılar. Kız üzgün ve şaşkın duruyordu. Harv, dosyaları kızın önündeki masaya attı ve konuşmaya başladı.
“Rachel Hope. 16 yaşındasın. Xander Roth adlı ünlü iş adamının cinayetinden suçlanıyorsun.”
Rachel konuşmuyordu. Üzgün ve şaşkın yüz ifadesi devam ediyordu.
“Ama asıl ismin bu değil, Rachel Roth.”
Rachel da Biory de şaşırmıştı. Biory, sessiz kalıp konuşmayı dinlemeye devam etti. Fakat Rachel, ne diyeceğini bilmiyordu.
“Nasıl? Bunu.. ne?”
“Nereden mi biliyorum?”
Harv’ın sakin yüzü bir anda sinirlenmeye başladı.
“Çünkü öldürdüğün kişi benim arkadaşımdı!”
Biory, buna daha da şaşırmıştı. Fakat Rachel, ona düşünmesi için zaman vermemişti.
“Onu ben öldürmedim!”
Sesini yükseltmişti. Buna karşılık Harv, biraz daha sesini yükseltti.
“O zaman ne olduğunu anlat!”
“Yeter!”
Biory, Harv’ı sakinleştirmek için onu köşeye çekti.
“Ne oluyor ortak?”
“Bu kız, Xander Roth’un yeğeni. Amcası, onun güvenliği için soyadını değiştirtti.”
“Asıl sorum o değil! Xander Roth’u nasıl tanıyorsun sen?”
Bunu Rachel da duymuştu ama sesini çıkarmıyordu. Harv konuşmaya başladı.
“Eski bir dost. Ara sıra görüşüyoruz. Büyük bir mesele değil.”
“Öyle mi? Her neyse, şu işi halledelim.”
Rachel’ın yanına geri döndüler. Biory, şapkasını çıkarıp konuşmaya başladı.
“Ne olduğunu anlat bize, Rachel.”
“Amcamı ben öldürmedim. Okul notlarım yüzünden bana sinirlenmişti. Sonrasını… Hatırlamıyorum. Gözlerimi açtığımda gördüklerime inanamadım. Elimde kanlı bir bıçak vardı. Ve amcam… Ölmüştü.”
Harv, tekrardan sinirle atıldı.
“Bu mu yani? İfaden bu mu? Ciddi misin?”
“Size söylüyorum, içimde garip bir şey var. Bazen beni kontrol ediyor. Ne yaptığımı bilmiyorum.”
Harv daha da sinirlenmişti.
“Saçmalık! Yalan söylüyorsun!”
“Hayır, söylemiyorum!”
Harv, Rachel’a aniden bir tokat yapıştırdı. Yediği tokattan sonra Rachel’ın gözleri bir anda siyaha dönüştü. Elleri kelepçeli olmasına rağmen içinden çıkan bir iblis, Harv’ın üzerine atıldı. Rachel’ın içinden çıkan iblis, saniyeler içinde Harv’ın belindeki silahını alıp onun kafasına ateş etti. Harv’ın cesedi yere serildi. Ardından iblis, Rachel’ın içine geri döndü.
Biory, şaşkın gözlerle Harv’ın cesedine baktı. Ardından Rachel’a döndü. Rachel ise ağlıyordu.
“Bana yardım edin.”
-DEVAM EDECEK-