İlk çağlardan beridir insanlar gerçek olmayan, korktukları şeyler, çaresizlikleri, eski geleneklerinden dolayı doğa üstü şeylere inanıyorlar. Bu inançları da batıl inançaları doğurmuştur. Batıl inançlar eskiden günlük yaşamın bir parçasıydı ve insanlar bilinmezlikler karşısında inanırlardı.
Batıl inançların ortaya çıkma tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Aslında batıl inancın kökeni en eski dinlerden olan Paganizm
e dayanmaktadır. Paganizm, dünyanın doğa dinlerine dayanan, metaları doğa figürleri ve doğa olayları olan bir inanış biçimidir. Paganizm monoteizm ,tek tanrı dini, uzak kutsal sembolizm ilkeleri hakimdir. Bu sebeple batıl inançlar Paganizm`e dayanır diyebiliyoruz.
Çoğu insan psikolojik olarak doğa üstü olayların ve değişik durumların negatif etkisine maruz kaldığından dolayı bu tür inançlara daha içten inanır. Batıl inançların asıl amacı topluma ve bireylere bazı bilinmesi gereken önemli bilgileri öğretmeyi korkutarak yapmaktır. Örneğin, Hristiyanlıkta siyah kedi, süpürge, 13. cuma gibi birçok batıl inanç Avrupa`nın Paganizmi unutturmak yani silmeye çalışmaktan dolayı ortaya çıkmıştır.
İlkel dinlerde gördüğümüz büyü ögesi insana çevresini denetleme olanağı veren bir güç biçimiydi. Batıl inançlar bilgi eksikliğinden kaynaklanır, insanın belirsiz durumlar karşısında yaşadığı güvensizlik duygusuyla yakından ilişkisi vardır. Örneğin, günümüzde Ayın Dünyanın uydusu olduğunu bilimsel gerçeklik olarak bilmekteyiz. Fakat bundan binlerce yıl önce Ayın bir Tanrıça olduğuna ve bu tanrıçanın insanlara zenginlik ve uğur getirdiğine inanılıyordu. Peki bilimsel olarak Ay‘ın oluşumunun hakkında kesin bilgilere sahip olduğumuz bu yüzyılda yeni Ay çıktığında sevdiği kişinin yüzüne bakması insana huzur ve mutluluk getireceğine inanması eski çağlardan kalmış bir inanış.
İnsanların davranışlarında çevrenin aşırı derecede etkisi vardır. Çünkü insanlar temel refleklerle doğar ve onlar dışındaki her şeyi çevresinden öğrenir. Batıl inançları da aynen öyle öğrenir. Yapılan araştırmalara göre ön yargılı insanlarda olduğu tespit edilmiştir.
Batıl inançlar da tıpkı kültür gibi yaşanılan coğrafyaya, tarihe, kültüre göre farklılık gösterir. Bu yüzden batıl inançlar da geçmişten günümüze bazıları değişerek bazıları da aynı kalarak gelmiştir.
Batıl davranışlar genelde batıl bir inanç veya kabulün sonrasında gerçekleşir. Örneğin tahtaya vurarak insanlar zarardan kurtulacağını düşünür, bu düşünceyle tahtaya vurma ihtiyacı duyar. İnsanlar gerçekleştirilen bu davranışların nedenini açıklayamasalar bile buluştukları temel nokta bu davranışları gerçekleştirdiklerinde bir rahatlama hissettiklerini belirtmeleridir.
Batıl davranış batıl inanca sebep olur. Bazen batıl düşünceye sahip olmadan alışkanlık olarak batıl davranışlar sergileyebilir insanoğlu. Batıl inançların duygusal, bilişsel ve davranışsal boyutları vardır.
• Duygusal boyut: korku, endişe, öfke, heyecan, sevinç, sürpriz ve merak gibi durumlarla bağlantılı olarak tecrübe edilen duygusal durum ve süreçleri içerir.
• Bilişsel boyut: algılama, düşünme, hayal etme, hafıza ve dikkat gibi süreçlerle temsil edilir.
• Davranışsal boyut ise, ritüeller ve sembolik davranışlarla ilgilidir.
Batıl inançlar ve davranışlar akıl selim ve din anlayışı ile uyuşmadığından anlamsız görülür fakat bireye psikolojik yarar sağlayan ve nesilden nesile devam eden inanç ve uygulamalardır.