Murphy Kanunları’na veya çekim yasasına inanır mısınız? Öncelikle Murphy Kanunları’nın ne olduğuyla başlayalım. Murphy Kanunları bu sözlere dayanır: (1) ‘’Bir şeyin ters gitme olasılığı varsa, ters gidecektir. Bir şeyin birkaç şekilde ters gitme olasılığı varsa, hep en kötü sonuç doğuracak şekilde ters gidecektir. Bir şeyin ters gidebileceği olasılıkları engelleseniz bile anında yeni bir olasılık ortaya çıkacaktır. Bir şeyin olma olasılığı, isteme olasılığı ile ters orantılıdır. Çözülen her problem yeni problemler yaratır. Her şey yolunda gidiyorsa kesin bir terslik vardır.” Murphy Kanunları 1949 yılında Edward Murphy adında bir mühendisin insanın en fazla ne kadar ivmeye dayanabileceği deneyinden sonra birinin kabloları yanlış bağlayıp deneyin başarısız olmasıyla ortaya çıkmıştır.
Gelin bir de çekim yasasını inceleyelim. Kısacası çekim yasası, duygularımızın ve düşüncelerimizin hayatımızda gerçekleşecek olayları etkilediği inancıdır. Çekim yasasına göre evrende kural yoktur. Bir şeye şimdi sahip olduğunuzun hislerini sunarsanız evren de buna yanıt verecektir. Bu hisler olumlu da olabilir olumsuz da olabilir. Eğer duygularınız ve düşünceleriniz olumluysa bu hayatınızdaki gelişmelere olumlu yansır, olumsuzsa hayatınızdaki olaylara olumsuz yansır.
Çekim yasasına göre her duygu ya da düşünce belli bir enerji frekansına sahiptir. Olumlu veya olumsuz düşündüğümüz şeyler aynı frekanstaki düşünceleri çeker. Aslında başımıza gelen olayları düşüncelerimizle şekillendiriyoruz. Bunu gerek farkında olarak gerek farkında olmadan düşüncelerimiz veya sözlerimiz aracılığıyla gerçekleştiriyoruz. Yani yaşadığımız her şeyin sebebi bir başkası değil, biziz.
Ben hayatımızı çekim yasasına göre şekillendirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Murphy Kanunları’ndaki gibi bir şeyin olma olasılığının isteme olasılığı ile ters orantılı olduğunu düşünmüyorum. Bir şeyi gerçekten isterseniz o şey gerçekleşir. Örneğin bir iş görüşmesine gideceksiniz. O iş görüşmesinden geçmek istiyorsunuz. Geçmek için kendinize inanmanız ve iş görüşmesinin iyi geçtiğini düşünmeniz gerekiyor. Ancak buna inanmadan önce gerçekten iyi hazırlandığınızı da bilmeniz gerekiyor. Eğer hiçbir çaba sarf etmeden sadece istiyorsanız gerçekten istemiş olmazsınız.
Başka bir örnekle, bazen hayatımızda yaşadığımız kötü olaylar üst üste gelir ve ‘’Her şey üst üste geldi.’’ deriz. Sizce neden bu cümleyi kurarız? Çünkü yaşadığımız kötü olayların etkisiyle daha fazla olumsuz düşünürüz. Bu da aynı frekanstaki düşünceleri çeker. Böylece bu durum bir negatif döngü halini alır.
Sadece olumlu düşünün, Pollyanna gibi olun da demiyorum. Murphy Kanunları’na başka bir perspektiften bakarsak aslında bardağın dolu tarafının yanı sıra boş tarafını da görmemiz gerekir. Demek istediğim, kötü olasılıkları önceden düşünürsek bu olasılıklara karşı önlem alabiliriz.
Sonuç olarak çekim yasasını destekliyorum. Her zaman olumlu enerjiye sahip olursak, bunu çabalarımız ve çalışmalarımızla desteklersek her şeyi başarabiliriz.
(1)=https://tr.wikipedia.org